Ana içeriğe atla

BAKANLIĞIN HEDEFİ: “AZAMİ 2 AYLIK STOK”

“Stok Koordinasyon Ekibi” tarafından yürütülen stok yönetimi ve “Malzeme Kaynakları Yönetim Sistemi” uygulamaları hakkında bilgi veren Sağlık Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanı Memet Atasever, 2010 Yılında Çerçeve Sözleşmesi yöntemiyle il sağlık müdürlüklerinin firmaların yeterliliğini belirleyeceğini ve bu belirlemeden sonra artık her mal alımı için ihale prosedürlerinin tekrarlanmasına gerek kalmayacağını, dolayısıyla bu yöntemin uygulanmasıyla birlikte hastanelerin çok düşük stoklarla çalışılabileceğini belirtti.

Sağlıkta Dönüşüm Programı dahilinde gerçekleştirilen yenilikler arasında döner sermayeli kurumların mali durumları da ele alındı. Gereğinden fazla stok bulunduran ve ilgili genelgelerde yer alan hükümleri yeterince uygulamayan bazı kurum ve kuruluşların mali anlamda ödeme güçlüğü çektiğinin görülmesi üzerine, genelge yayınlandı. 4-6 Ağustos tarihleri arasında Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Toplantı salonunda “Stok Koordinasyon Ekibi” tarafından yürütülecek stok yönetimi ve “Malzeme Kaynakları Yönetim Sistemi” uygulamaları hakkında bilgi verildi. “Merkezi Satın Alma Birimleri” tarafından da çerçeve sözleşme uygulamalarına ilişkin mevzuat ve bilgilendirme eğitimi gerçekleştirildi. Toplantıya her il sağlık müdürlüğü tarafından 3’er kişi görevlendirildi.

Küçük Hastanelerin Büyük Hastanelere Bağlandı
Konu hakkında Sağlık Dergisi’ne konuşan Sağlık Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanı Memet Atasever, “Bütçesi küçük olan hastanelerin, ilaç ve tıbbi malzeme satın almalarını büyük hastaneler aracılığıyla gerçekleştirilmesine yönelik çalışma başlattık. Bu şekilde yaklaşık 250 hastane var, İl müdürlerine de yetki verilerek, bunlar büyük hastanelere bağlandı. Bunun çeşitli gerekçeleri var bunlardan biri bu hastanelerde satın alma kapasitesi oluşturmak oldukça zor. Ayrıca satın alma miktarları düşük olduğundan malzemeler az miktarda alınınca maliyetler yükseliyor. Hangi hastanenin nereye bağlanacağını Sağlık Müdürleri belirleyecek.” dedi. Bu sistemin küçük medikal firmaların kapanmasına neden olabileceği gibi yanlış kanıya varılmaması gerektiğine dikkat çeken Atasever, büyük hastanelere bağlanan küçük hastanelerin önemli bir kısmının küçük ilçelerde olduğunu ve zaten bu hastanelerin çevresinde medikal firmaları bulunmadığını kaydetti.


4 Aydan Fazla Ürün Stoğu Yok
Merkezi stok koordinasyon birimlerinin oluşturulduğunu kaydeden Atasever, kurumların artık 4 aylık ihtiyacın üzerinde, deposunda ilaç ve tıbbi malzeme bulundurmasının önüne geçileceğini dile getirdi. Yeni sistemin ödeme zorluğu bitirirken medikal firmaları da mali olarak rahatlatacağını belirten Atasever, “Evimize 1,5 yıllık pirinç almayacağımız gibi hastane içinde bu durum söz konusudur. Ödemenin ve stok edilecek yer sıkıntısının dışında ürünlerin bozulma durumu da söz konusu olmaktadır. Yeni sistem sayesinde borçlar zamanında ödenecek. Şu an bu sisteme geçildi.” şeklinde konuştu. Atasever, ayrıca bu 4 aylık azami stok miktarının 2010 yılında 3 ay belki 2 aya çekilebileceğini söyledi.


2010 Yılında Çerçeve Sözleşmesi
2010 yılından itibaren toplu olarak çerçeve anlaşmalarla alımların gerçekleşeceğini ve bunun zorunlu tutulduğunu belirten Atasever, bu anlaşmaların düzenlenmesi için İl Sağlık Müdürlüklerine yetki verdiklerini iletti. Atasever, “Bir ildeki ihtiyaçları sağlık müdürü, hastanelerden toplayacak. Müdürlük çerçeve anlaşmasıyla toplu alımları gerçekleştirecek ve firmalar yeterlilik alacaklar Mesela, 10 firma yeterlilik aldı, yeterlilik alanların listesi oluşturuldu, sonra o ildeki devlet hastanesi ihtiyaçlarını temin için, o listedeki firmaların tamamından faks çekerek fiyat istiyor. Firmalarda birkaç gün içerisinde fiyat veriyor ve içlerinden en uygun fiyatlı olan tercih ediliyor. Yapılan sözleşme sonucu teminat alınmadan en geç 3 ay içerisinde ödemeler yapılıyor. Alımlar bir ya da iki aylık ihtiyaca göre belirleniyor. Ürünler bitmeye yaklaştığı zaman yine aynı yöntem uygulanarak alımlar gerçekleştiriliyor. Hastanede artık 5-6 aylık stok oluşturmak gibi bir mantalite kalmayacak. İhale süresi uzaması, itiraz olma durumları ortadan kalkacak. Bu zorunluluk ilaç ve tıbbi malzeme için getirildi. Ancak karyola, masa, hasta sedyesi, hasta arabası gibi büyük demirbaşlarda da istenildiğinde çerçeve anlaşması uygulanabilir. Özellikle alımlarda süreklilik gerektiren ürünlerde birçok YÖNDEN tasarruf sağlayacak. Bundaki asıl avantaj stok maliyeti ve stok seviyemizi düşürmemizi sağlayacak. Daha az stokla çalışmak kolaylaşacak, maliyetler düşerek satın alma prosüdürleri kısalacak. Ödeme sürelerinin kısalması maliyetleri düşürecek. Maliyetleri artıran sebeplerden birisi hastanelerin ödemeleri zamanında yapmaması.” bilgisini veren Atasever yeni uygulamaların tam anlamıyla hayata geçirilmesi halinde ödeme sıkıntısı yaşayan hastanelerinin kalmayacağını söyledi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge