Ana içeriğe atla

REPLANTASYON VE AMPUTASYON

El cerrahisinde hakkında bilgiler veren Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yormuk, her operatörün el cerrahisi yapamayacağını, hatta plastik cerrah ve ortopedistlerinde bu alanda uzmanlaşmaları gerektiğini söyledi.

İnsanları hayvanlardan ayıran en büyük özellik; İnsanların ellerini kullanarak alet yapabilmesi ve aklı ile medeniyeti kurmasıdır. Ellerimiz olmasaydı medeniyet hiçbir zaman bugün ulaşılan seviyeye ulaşamayacaktı.
Bir elde 27 kemik 36 eklem olduğunu ve elin sadece görsel olarak değil fonksiyonel olarakta ele almak gerektiğini söyleyen Dr. Yormuk, bu işle uğraşacak olan kişilerin kinetik ve mekanik harekeleri ele alan ‘Kinesyoloji’ ilimini çok iyi bilmesi gerektiğini söyledi. Eller kendileri harap olmasına karşın vücudumuzu kollar ve korur. Ev, iş ve trafik kazalarında yüzde 82 oranında el yaralanması görülür. Bu yaralanmalar ufak kesik ve sıyrıktan başlayarak el ve kolun kopmasına kadar uzanan geniş bir yelpaze görünümündedir. El yanıkları ise başlı başına bir problem olup özenli tedavi gerektir. El cerrahisi ihtisasının iki şekilde yapıldığını vurgulayan Prof. Dr. Yormuk, sağlık bakanlığının ihtisas tüzüğünde belirtildiği şekilde ya plastik cerrahi ihtisasından sonra iki yıl ya da ortopedi ihtisasından sonra dört yıllık üst eğitim sonrasında alınabilceğini belirtti. Dünya genelinde el cerrahisini, plastik cerrahi ekibinin gerçekleştirdiğini ifade eden Prof. Dr. Yormuk, plastik cerrahide alınan 6 yıllık eğitim sürecinde, mikrovasküler cerrahi eğitimininde verildiğini belirtti. El cerrahisinde yeterli anatomi bilgisi, işe yatkın cerrah, turnike ve mikroskop kullanımının zorunlu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yormuk, kırk yaş altındaki her cerrah adayının mikrovasküler cerrahi eğitimi alması gerektiğini belirtti. Ama ülkemizde herkes her şeyi yapıyor.


Amputasyon ve Mikroskop
Ülkemizde mikrocerrahi ve kopan parçanın yerine dikimi konusunda ‘‘Mikrovasküler Cerrahi ve Replantasyon ’’ adlı kitap 1987 yılında bizim tarafımızdan yazılmıştır. Mikrovasküler cerrahi eğitimi alacak olan kişinin kesik damar sinir ve kirişlerin mikroskop altında nasıl karşı karşıya getirildiğini öğrenmesi önem taşımaktadır. Ayrıca kopan bir parçayı yerine takarken, mutlaka bu parçanın canlılığının korunması ve fonksiyonunu sağlayacak işlemler yapılmalıdır. Yoksa kopan parçayı yerine takarsınız, yaşatırsınız, ancak fonksiyon yapmıyorsa yapılan işlemin hiçbir anlamı yoktur. Dolayısı ile el cerrahisi yapacak kişinin bir mm çapındaki damarı karşı karşıya getirip dikme yeteneğine sahip olması gerekir. Bizler bir mm çapındaki damara altı ile sekiz dikiş koyabiliyoruz. Ya da kopmuş olan siniri karşı karşıya getirerek nörorafi ile birleştirebiliyoruz.

Öğrencilerinin daha iyi anlaması için el özelliklerini arabaya benzeten Dr. Yormuk, “Arabanın kaportası gibi el derisi de farklıdır. El derisi, vücudun diğer bölge derilerinden farklıdır. Takdilginoz dediğimiz dokunma duygusunun parmak pulpalarında çok daha hassas olduğu ve bu bölgedeki kan dolaşımının diğer bölgelere oranla 2,5 kat daha hızlı olduğunu belirtti. Arabanın benzin sistemi gibi elin beslenmesini sağlayan damar sistemide özellik gösterir. El ve kol yukarıya kaldırıldığı zaman dokular içerisindeki kan % 18 oranında azalır. O nedenle kanamalı el yaralanmalarında kanamayı azaltmak için elin yukarıya kaldırılması yarar sağlar. Ayrıca el venlerinde ayak venlerinden farklı olarak kapakçıklar çok azdır. Motordaki elektirik sistemi elde bulunan somotomotor üç sinir tarafından sağlanır. Bunlar Nervus Ulnaris , Medianus ve Radialistir. Bu sinirler kaslara elektrik gücü verdiği gibi, kol ve elin duyu algılamasınıda sağlar. Yaralanmalar sonucunda nörorafi mikroskop altında uygun teknik ile yapılmaz ise asla başarılı sonuç alınamaz. Uygun yapılan cerrahi işlem sonucunda bile motor fonksiyon altı ay ile iki yıl içerisinde geri dönebilir. Vücudun diğer tarafında yapılan ameliyatlarda sonuç hemen alınırken sinir kesilerinin birleştirilmesinden alınacak sonuçlar aylar ve yıllar alır. Ayrıca cerrahi işlem sonrası fizik tedavide gerekmektedir. Elin motor gücü kaslar tarafından sağlanır. Motor gücü tekerleklere aktaran aktarma organı ise tendonlardır. Tendonlarda oluşacak problemler eklem hareketlerinin bozulmasına neden olur. El ve ayaklarda küçük eklemler çok fazladır ve bu eklemlerin birbirleri ile aynı yönde hareket etme zorunluluğu vardır. Buna sinerjist, agonist ve antagonist hareketler denir. Yaralanmış bir parmak görünüm ve fonksiyon açısından zarar veriyorsa o parmak çıkarılmalıdır.” dedi.


Kopan Parçanın Dikimi
Kopan bir parçanın tama yakın fonksiyonlarının iadesi amacı ile damar, sinir, kas ve tendon ve kemik gibi tüm anatomik oluşumların mikroskop altında karşı karşıya getirilerek tekrar eski yerine dikilmesine replantasyon denir. Bu konuda anoksemi süresi önemlidir, oda sıcaklığında 4-6 saat içerisinde replantasyon yapılabilecek uzuvların tutma ihtimalinin yüksek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yormuk, “Ancak anoksemi süresini uzatabilmek için kopan uzvu asla ve asla, antiseptik yakıcı solüsyonlarla, tendirtiyotla muamele etmeyiniz. Her yerde bulunacak kullanılmamış naylon torba içine koyunuz ve bu torbanın ağzını bağladıktan sonra daha geniş bir torbanın içerisine 1/3’ü su ve 2/3’ü buz olan bir torbanın içine koyunuz ve bağlayınız. Hasta ile birlikte hastaneye yollayınız. Kansızlığa toleransı arttırmak için en iyi yöntem + 4 derecede muamele etmek eğer kopan bir uzuv bir parmak ya da el ise bir termos içerisine girebilecekse, termosta aynı şekilde sevk ediniz” bilgisini verdi.

Replantasyon Sırası
Replantasyon yapılmasındaki aşamaların belli bir düzende yapılmasının önemi üzerinde duran Prof. Dr. Yormuk şöyle konuştu: “Kemikler karşı karşıya getirilip sabitleştirilmeli.
Arterler karşı karşıya dikilip kan akımı sağlandıktan sonra sonra , venler karşı karşıya dikilir. Devamında sinirler, kirişler ve son olarak deri dikilmelidir. Major amputasyonlar önce ven sonra arter devamlılığı sağlanırsa hastanın ölümüne sebep olunabilir. Çünkü kopan parçada biriken karbondioksit, hidrojen substratları, laktik asit ve zaman aşımı içerisinde hücrelerin parçalanması sonucu açığa çıkan potasyumda bir anda dolaşıma girerek kalbi durdurur yada asidoza sebep olur ve hastayı öldürür.

Yüzde Otuz Daha Çabuk İyileşme İçin
El yanıklarının diğer yanıklara göre ayrıcalık gösterdiğini, bebeklerde elin aya kısmının, yetişkinlerinde dış tarafının yandığını kaydeden Prof. Dr. Yormuk, el yanıkları iyi tedavi edilmezse, elin sakat kalabileceğini vurguladı. Yanan ellerde yapılması gereken müdahaleleri Prof. Dr. Yormuk, şöyle sıraladı: “Yanık olduğunda yanan bölüm su ve sabunla yıkandıktan sonra naylon eldiven takılır. Eldiven günde 2 defa değiştirilerek tedaviye devam edilir. Hastada bu durum sayesinde rahatlık olur. Bu yöntemle yüzde otuz daha çabuk iyileşme gözlenecektir. Debrizan gibi elin ödemini çözücü maddeler kullanılır ve görülecektir ki 2. derece yanıklarda 8 ila 10 gün içerisinde iyileşme sağlanır.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge