Ana içeriğe atla

ANKARA TIP GÖĞÜS HASTALIKLARI 60. YILINI KUTLADI

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’nın 60. kuruluş yılı kutlamaları hem geçmişteki hocaları bir araya getirdi hem de bilimsel içeriğiyle güncel konular tartışıldı.

Prof. Dr. Nusret Karasu tarafından 1949 yılında Verem Savaş Dispanseri Derneğinin bir uzantısı olarak Fizyoloji kürsüsü adı altında kuruldu. Sonrasında ayrılarak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı olarak isim değiştirdi. 1971 yılında şu anki binasına taşınan klinik 60 yıldır faaliyette ve bu binada halen hizmet verilmektedir. Ankara’da birçok göğüs hastalıkları anabilim dalında görev yapan çok sayıda öğretim üyesinin toplantıya katıldığını belirten Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Demet Karnak, “Toplantıda bölümün kuruluş hikayesi anlatılarak yaşanan eski imkansızlıklarla ilgili anekdotlar paylaşıldı. Eski problemlere değinildi ve bugüne nasıl gelinildiği üzerinde duruldu. Bilimsel programla da desteklenen kutlama da; uyku, obstrüktif uyku apne sendromu, akciğer kanseri, pulmoner emboli, göğüs hastalıklarında yoğun bakım, geçmişten günümüze astım konuları işlendi. Göğüs hastalıklarının nerede olduğu değerlendirildi” dedi.

Günümüzde hastalara yaklaşım daha çok cihazlarla oluyor
Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’nın bugün kü ekibinin geçmişten aldığı görevi, yeni nesile başarıyla aktardığını kaydeden Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Savaş, “Toplantıda bayrak yarışı misali eskiye ait anılar konuşuldu. Geçmişte gelişmiş teknoloji olmadığı için, hocalarımız klinik muayeneleri ve gözlemleri daha ön planda tutuyorlardı ve tanılarını buna göre koyuyorlardı, şimdi teknoloji gelişti. Günümüzde hastalıklara yaklaşım daha çok hocalarımızdan öğrendiğimiz klinik deneyimlerimiz ve teknolojik olarak gelişmiş cihazların yardımıyla olmaktadır. 1950 yıllarında verem hastalığının çok yaygın olması nedeniyle, soruna çözüm bulmak amacıyla bölüm kurulmuş, ancak gelişen bilgi birikimi nedeniyle göğüs hastalıkları anabilim dalı kurulma ihtiyacı ortaya çıkmıştır ” şeklinde konuştu.



Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım
Akciğer hastalıklarının araştırılarak tedavi yöntemi bulunması için, göğüs hastalıkları kliniğinin kurulmasının gerekli olduğu tespit edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Savaş, 60 yıldır süren çalışmaların istenilen boyuta ulaştığını, dünya ile paralel şekilde başarıyla yapıldığını belirtti. Geçen sürede yaklaşımın farklılaştığını hastanın hem yaşam süresinin uzadığını hem de tetkiklerin istenilen boyuta ulaştığını kaydeden Prof. Dr. Savaş şunları söyledi: “Örneğin önceden akciğer damar tıkanıklığında tanı konulması zor ve zaman alıcıyken, şimdi bu hastalıkta tanı teknolojinin katkısıyla çok kolaylaştı. Teknolojiyle birlikte yeni hastalıklar da ortaya çıkıyor. Uyku Apne Sendromu buna örnek verilebilir. Yoğun bakım hizmetleri son 20 yılda çok önem kazanmaya başladı. Yurt dışında branşın ismi ‘Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım’ oldu. Bizde de artık bu yönde ilerlemeler başladı ve üst ihtisas yapılabiliyor. “


“KOAH Hastalığı Kliniğimizde Ayrıcalıklı Bir Yer Tutmaktadır”
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’nın ilk ‘Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’ olma özelliği taşıdığını kaydeden Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Prof. Dr. Oya Kayacan, “Düzenlediğimiz toplantıya tüm hocalarımız ve uzmanlığını almış meslektaşlarımızı davet ettik. Anabilim Dalımız 2 alt bilimden oluşuyor bunlar; Göğüs Hastalıkları ve Alerji’dir. Göğüs hastalıklarının içinde de 11 tane alt birim ve laboratuarları var. Bölümümüzde 20 öğretim üyesi ve 20 tane de asistan kadromuz var. Ancak şu an için 7 asistan kadromuz boş durumda. Kliniğimizde Dünya’da ve Türkiye de yapılan ne varsa tümünün eğitimini verebiliyoruz. Örneğin KOAH hastalığı kliniğimizde ayrıcalıklı bir yer tutmaktadır. Yatan hastanın yanı sıra bu hastaları ayaktan da takip edebiliyoruz ve sadece bu hastalarımız için takip kliniğimiz var. Benzer durum astım ve akciğer kanseri için takip ve tedavi yapan hocalarımız var. Uyku hastalıkları ve bronkoskopi laboratuarı Türkiye’deki ilk laboratuar olma özelliğini taşıyor.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge