Ana içeriğe atla

KOGNİTİF TERAPİ’DE ‘ZOR VAKALAR’ TARTIŞILACAK

Beck Enstitüsü Eğitim Direktörü Dr. Leslie Sokol "Zor Vakalarla Kognitif Terapi " Borderline, Narsisistik ve Histrionik Kişilik Bozuklukları workshop programı ile18 -19 Aralık 2010'da İstanbul'da olacak.

Beck Enstitüsü’nün Eğitim Direktörü, Academy of Cognitive Therapy’nin seçkin kurucu üyesi Dr. Leslie Sokol’un sunumuyla gerçekleşecek olan “Zor Vakalarla Kognitif Terapi” workshop’u 18 Aralık 2010'da İstanbul'da gerçekleştirilecek. Toplantıya psikiyatristler, psikologlar, psikolojik danışmanlar, psikiyatri hemşireleri ve psikoloji öğrencileri katılabilecek. Humanite Psikiyatri Kognitif Terapi Birimi klinisyeni Dr. Emel Stroup, konu hakkında Sağlık Dergisi’ne bilgi verdi.

Esra Öz: Kognitif Terapi (KDT) nedir?
Dr. Emel Stroup: Kognitif Terapi, psikolojik ve psikiyatrik bozukluklarda kullanılan bir psikoterapi yöntemidir. Dr. Aaron T. Beck tarafından 1960'da bulunmuş ve geliştirilmiş olup
dünya çapında sıklıkla uygulanmaktadır. Kognitif Terapi son yıllarda geniş yelpazedeki psikolojik ve medikal sorunlarda yaygın bir şekilde uygulanmaktadır.

1977 yılından bu yana, Kognitif Terapi'nin etkiliğini ve geçerliliğini vurgulayan pek çok kontrollü, sistematik çalışma ve araştırmalar yapılmıştır. Dünyadaki ve özellikle ABD'deki araştırmacılar, araştırma bulgularına dayanarak, bu tedavi yönteminin pek çok psikiyatrik ve
psikolojik hastalıkta etkili olduğunu vurgulamaktadır. Kognitif Terapi'nin psikolojik rahatsızlıkların dışında medikal hastalıklarda da etkili ve yararlı olduğu gösterilmiştir.

Kognitif Terapi, odak noktası hasta olan, hastanın kendisine ve sorunlarına yönelik bir psikoterapi yöntemdir. Terapist'in değerleri ve önyargıları terapiyi etkilemez. Dolayısıyla, Kognitif Terapi'nin faydalarının arasındaki en önemli faktörlerden biri kültürel fark gözetmemesidir.

KDT kişilik bozukluklarında niçin tercih edilmeli?
Kişilik bozukluğuna sahip olan kişilerin, kendini, başka insanları ve olayları algılama ve yorumlama biçimleri çarpıtmalara dayanmakta ve bu kişiler duygularını daha yoğun ve değişken yaşamaktadırlar. Bu kişilerin kendilerine ve dünyaya olan inançları, kuralları, düşünce, duygu ve davranışları oldukça katıdır ve değişmeye dirençlidir. Kognitif Terapi’de kişinin sorun üreten inanç yapısını tanıması, tanımlaması ve değiştirmesi amaçlamaktadır. Böylece bu kişilerin duygu, düşünce ve bağlantılı davranış özelliklerini değiştirme ve daha işlevsel olanları geliştirmeleri sağlanabilir. Kognitif Terapi’nin hasta odaklı yaklaşımına ve terapist-hasta arasındaki işbirliğine önem vermesi, hastanın kendisini keşfetmesine yardımcı olması kişilik bozukluğu olan kişilerin iyileşme sürecine çok büyük katkısı vardır.

KDT metodları kullanılarak kişilik bozukluğu olan hastalarda ne gibi olumlu ve olumsuz etkiler görülmektedir?
Terapistler, KDT yöntemlerini kullanarak hastaların kendilerine ve dünyaya karşı algılarını değiştirmesini, katı inançlarını yumuşatmasını, duygusal düzeyde yaşadıkları kaygı ve öfke düzeyini azaltmasını, yaşam kalitelerinin artırmasını sağlamaktadır. Terapist-hasta arasında güvenli bir işbirliği ve terapötik ittifak oluştuğunda hastanın tedavi süreci daha da olumlu yönde ilerlemektedir. Bunun yanında, Kognitif Terapi’nin önemli tekniklerinden olan hastanın “kendi kendisini keşfetmesi” hastanın işlevsel olmayan inanç örüntülerini fark ettirmesini sağlayarak hastanın yaşadığı zorlukları kendi başına çözümlemesini sağlamaktadır. Bu teknik terapinin ilk aşamalarında hastada negatif bir etki yaratabilmektedir. Çünkü bu hastalar genellikle birileri tarafından yönlendirilmeye, onaylanmaya meyillidirler. Ancak terapi süreci ilerledikçe hasta kendi kendini keşfetmeye başladıkça, terapist ve hasta arasında güçlü bir ittifak ve işbirliği oluştukça bu negatif etki pozitif etkiye dönüşmektedir.

Aralık'ta düzenlenecek olan workshop kimlere yöneliktir?
18-19 Aralık tarihinde Dr. Leslie Sokol’un sunumuyla gerçekleşecek olan “Zor Vakalarla KDT” workshop’u psikiyatristler, psikologlar, psikolojik danışmanlar, psikiyatri hemşireleri ve psikoloji öğrencilerine yöneliktir.

Bu workshop Türkiye'deki psikoterapi yapan uzmanlar için neden önemli?
Bu workshop sayesinde uzmanlar, karşılaştıkları zor vakalarla nasıl çalışabileceklerini, hastalara zarar vermeden nasıl yönlendireceklerini etik bir şekilde öğreneceklerdir. Amerika’da bu konu üzerinde geliştirilmiş olan yeni araştırmaları en güvenilir ağızdan duyacaklar. Ayrıca, bu workshop’a katılacak uzmanlar, Kognitif Modele aşina olacak, danışanlarının kognitif formülasyonunu oluşturmaya çalışacak, kişilik bozukluklarının Kognitif Modelini anlayarak, bu patolojinin Kognitif Tedavisinin nasıl yapılacağını öğreneceklerdir. Borderline, Narsisistik, Histrionik ve Borderline Kişilik Bozukluklarını içeren belirli kişilik bozuklukları için spesifik tedavi yöntemlerini ayrıntılı bir şekilde öğrenerek, varolan bilgi ve becerilerini geliştireceklerdir.


Workshop ACT tarafından onaylı diyorsunuz. Bunu tam olarak açıklayabilir misiniz?
ACT (Academy of Cognitive Therapy) dünyanın her yerinden Kognitif Terapi psikiyatristlerinin, psikologlarının, sosyal uzmanlarının, hemşirelerinin ve lisanslı danışmanlarının yer aldığı bir network’tür. Bu network sayesinde profesyoneller tedavideki yeni teknikler ve yeni gelişen araştırmalar hakkında bilgi ediniyor, zorlu vakalarda destek alıyor ve dünyanın her yerinden sertifikalı Kognitif Terapistlere ulaşım imkanı buluyorlar. Bu workshop’un sunumunu yapan Dr. Leslie Sokol’da Beck Enstitüsü’nün Eğitim Direktörü, ACT’nin seçkin kurucu üyesi. Şu anda ACT’nin Danışma Komitesi’nde Sayman ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak görevini sürdürmektedir. Dr. Sokol’un Türkiye’deki vereceği bu eğitim, ACT tarafından onaylanmaktadır. Bu eğitime katılan terapistler, ACT sertifika programına başvurmak istediklerinde sertifika almak için gerekli olan aşamalardan birini tamamlamış olacaklardır.

Böyle workshopların Türkiye için önemi nedir?
Kognitif Terapi alanında uluslararası düzeyde gerek araştırmalarıyla gerekse klinik çalışmalarıyla kendilerini kanıtlamış kişileri Türkiye’ye getiriyoruz. Bu şekildeki workshoplar Türkiye’de psikoloji biliminin gelişmesine ve Kognitif Terapi’nin Türkiye’de doğru bir şekilde tanınmasına yardımcı olmaktadır. Dünyaca ünlü Kognitif Terapi alanında uzmanlaşmış kişilerden ilk ağızdan bilgi edinilmesi, dünyadaki geçerliliği kanıtlanmış yöntemlerin yakından takip edilebilmesi Türkiye’de bu alanda çalışan uzmanlar için çok önemli gelişmelerdir. Bu tür organizasyonların çoğalması Türkiye’nin psikoloji biliminde öncü ve lider bir bilim merkezi haline gelmesini sağlamaktadır.


CBTiSTANBUL olarak bundan sonraki hedefleriniz ve planlarınız nedir?
CBTiSTANBUL, psikoterapi bilimindeki güncel araştırmalar ışığında etik ilke ve değerlere bağlı kalarak; Beck yönelimli Kognitif Terapi eğitim, süpervizyon, araştırma, organizasyon ve yayıncılık hizmeti sunmaktadır. Bundan sonraki hedeflerimizde yine , dünyanın öncü klinisyenleri ile Türkiye’deki ruh sağlığı profesyonellerini buluşturmak, Kognitif Terapi’yi Türkiye’de geliştirmek, “Beck Yönelimli Kognitif Terapi Yaklaşımı” baz alınarak kanıta ve araştırmaya dayalı bir şekilde Kognitif Terapi’yi doğru aktarmak ve bilimsellik çerçevesinde klinik psikoloji temel becerilerini oluşturmayı, geliştirmeyi ve Kognitif Terapi alanında etik kurallara bağlı terapistler yetiştirmeyi amaçlamaktadır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge