Ana içeriğe atla

BU YÜZYIL “KRONİK HASTALIKLAR” YÜZYILI

Ülkemizde yaklaşık 25 milyon, en az bir kronik hastaliği olan yetişkin bulunuyor. 25 milyon hastanin yarısının kronik hasta olduğunu bilmediğini belirten Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) Başkanı Prof. Dr. Erdal Akalın, “Bu Yüzyıl ‘kronik hastalıklar’ yüzyılı olarak kabul ediliyor. Bugün, dünyanin en büyük sorunu ve bundan sonraki 50 yılın en büyük sorunu kronik hastalıklar” dedi.

Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) tarafından Antalya Side Starlight Otel Kongre Merkezi'nde düzenlenen 12. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi'nde, iç hastalıkları uzmanlık dalına ilişkin konularda ve kronik hastalıklar hakkında basın toplantısı düzenlendi.

Bugün hiçbir ülkede ideal bir sağlık sistemi olduğunun iddia edilemeyeceğini kaydeden Prof. Dr. Akalın, sağlık harcamalarının giderek artması ile sağlıkta yeni politikaların geliştirildiğini söyledi. Türkiye'de de 7 yıldır Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın uygulandığını belirten Prof. Dr. Akalın, programın hem olumlu hem de olumsuz yönlerinin olduğunu söyledi. Prof. Dr. Akalın, sağlık hizmeti sunumunda en önemli konunun sağlık hizmeti kalitesi olduğunu dile getirerek, iç hastalıkları uzmanlık eğitiminde, standardizasyon, uzmanların çalışma koşulları, yan dal konusu ve sağlık uygulama talimatında ve performans sistemi gibi konularda ciddi sorunlar bulunduğunu belirtti.

“2000 Yılından İtibaren 50 Yıl, Dünyanın En Büyük Sorunu Kronik Hastalıklar”
Bu yılki kongrenin ana temasının kronik hastalıklar olduğunu belirten Prof. Dr. Akalın, şunları kaydetti: “1900'den bugüne kadar ki dönemi 50'şerlik devrelere ayırırsanız, 1900-1950 yılları arasındaki dönem infeksiyon dönemidir. 1950'den sonra çeşitli tedavilerle infeksiyon hastalıklarını kontrol altına almayı öğrendik, ama akut problemler ortaya çıktı. 2000 yılından itibaren ve 50 yıl sonrasının ise dünyanın en büyük sorunu kronik hastalıklardır. Tanısını erken koymak, tedavisini erken yapmak ve bu hastaları sağlıklı bir şekilde hayata devam ettirmek zorundasınız. Bu hastalıkların başında gelenlerde diyabet, hipertansiyon, kalp yetmezliği, koranel kalp hastalığı, kronik akciğer hastalıkları, kroner karaciğer hastalıkları, kronik böbrek hastalıklarıdır. 2006 yılında Sağlık Bakanlığı Kronik Hastalıklar Daire Başkanlığı tarafından yapılan araştırmaya göre, Türkiye'de bir veya birden fazla kronik hastalığı olan 22 milyon erişkin var. Bu 22 milyon erişkinin içinde de de en fazla kronik hastalık grubu da 15 milyon hipertansiyon hastası.”

“Türkiye'de 25 Milyon Civarında Ciddi Kronik Hastalığı Olan Kişi Var”
Prof. Dr. Akalın, 2009 yılında Türk Nefroloji Derneğinin yaptığı çalışmaya göre, kronik böbrek yetmezliği kronik böbrek yetmezliğinin herhangi bir evresinde olan 7,5 milyon kişi olduğu gösterdiğini, Türkiye'de 25 milyon civarında ciddi kronik hastalığı olan kişi bulunduğunu kaydetti.

“Kronik Hastalıklar Tüm Dünyadaki Ölümlerin Yüzde 60’ından Sorumlu”
Dünya Sağlık Örgütünün bir raporuna göre kronik hastalıkların tüm dünyadaki ölümlerin yüzde 60’ından sorumlu olduğunu belirten Prof. Dr. Akalın, “Her yıl 36 milyon kişi Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre kronik hastalıklarından dolayı ölüyor. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı ve Başkent Üniversitesinin birlikte yaptığı hastalık yükü çalışmasına dayanarak 2002 yılında hazırladığı raporda; ölümlerin yüzde 79’u kronik hastalıklardan olmaktadır. Demek ki bu bütün dünyanın olduğu gibi bizim de çok büyük bir sorunumuz olarak karşımıza çıkıyor. Gecikmiş tedavilerin sabit harcamalara olan katkısı, negatif katkısı oluyor. Bu, sağlık harcamalarının yüzde 75’i kadardır” dedi.

“Aşağı Yukarı Kronik Hastalığı Olanların Yarısı, Hastalıklarından Habersiz”
Kronik hastalıkların sinsi seyrettiğini, birçoğunun hiç bir belirti vermediğini anlatan Prof. Dr. Akalın, “Yine Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneğinin yaptığı bir araştırmaya göre, hipertansiyon hastalarının yüzde 60'ı kan basınçlarının yüksek olduğunu bilmiyorlar. Yine Türk Endokronoloji ve Metabolizma Derneğinin 2002 yılında yaptığı çalışmaya göre, diyabetli hastaların yüzde 30'unun hastalıktan haberi olmadığını görüyoruz. Yani aşağı yukarı kronik hastalığı olanların yarısının hastalıklarından haberi olmadığını söyleyebiliriz” diye konuştu.

Risk Faktörleri Dikkatle Değerlendirmesi
Kronik hastalıklarla mücadele konusunda Dünya Sağlık Örgütünün belirlediği çok önemli 4 konu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Akalın, şunları söyledi: “Bunlardan biri farkındalığı artırmak. Hem toplumda, hem de sağlık çalışanlarında böyle bir sorunun olduğunu farkında hale getirmek. Eğer siz hipertansiyonun, diyabetin, inmenin, kalp hastalıklarının ne kadar önemli olduğunu topluma anlatabilirseniz, öncelikle toplum bunun farkına varacak. İkincisi, bunlarla ilgili toplumu önleyici koruyucu önlemler almak ve eğitmek gerekiyor. Üçüncü kanıta dayalı rehberliğe dayanarak, erken tanı ve tedavi. Bu hastalıklara ne kadar erken tanı koyarsanız, hastalıkların daha kötü dönemleri o kadar azalır. Mesela, hipertansiyonu olan bir hastanın kan basınını kontrol altında tutabilirseniz, kalp krizi geçirmez, inme geçirmez, kronik böbrek hastalığı geçirmez. Bu nedenle biz risk faktörleri değerlendirmesinin erken yaştan itibaren yapılmasını, 40-50-60 yaşlarından sonra belli periyodik kontrollerin yapılmasını istiyoruz. Dördüncüsü ise rehabilitasyon. Yani, hastanın yaşam kalitesini yükseltebileceğimiz hale getirmemiz lazım.”

“Kronik Hastalıklarda 3 Risk Faktörünün Azaltılması Çok Şey Değiştirir”
Kronik hastalıklarda 3 risk faktörünün azaltılması durumunda, çok şeyin değişebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Akalın, şöyle devam etti: “Bu üç risk faktöründen birincisi, sağlıklı beslenme, obezite, Türkiye'de toplumun sorunu aslında yüzde 15.9 kişi obez. İkincisi egzersiz. Fiziksel aktivitemizi mutlaka artırmamız lazım. Üçüncüsü de tütün kullanımı. Tütün kullanımı ile ilgili Türkiye'de çok güzel şeyler yapıldı. Sigara kullanımının hakikaten sadece kapalı yerlerde değil, kamu alanlarında değil, daha ileriye götürerek açık alanda bile, engellemek gerekiyor. Bu üçünü yaparsanız, kalp hastalıkları, tipik diyabeti ve inmeyi yüzde 80 önlüyorsunuz. Kanseri de yüzde 40'ı engellenmiş oluyor.”

“İç Hastalıkları Uzmanı ‘Erişkinlerin’ Doktoru”
Prof. Dr. Erdal Akalın, konuşmasında, kronik hastalıkların koordinatörlüğünün iç hastalıkları uzmanlarına verilmesinin gerekliği üzerinde durdu. Prof. Dr. Erdal Akalın, “İç hastalıkları uzmanı erişkinlerin doktorudur. Bizden başka bu işi iyi yapacak kimse yok. Mademki kronik hastalıkların en büyük sorunu koordinasyon eksikliğidir ve iç hastalıkları uzmanları kronik hastalıkların koordinatörüdür” şeklinde konuştu.

“Ülkemizde 5 bin 600 İç Hastalıkları Uzmanı Var”
Bir gazetecinin “Ülkemizde kaç tane iç hastalıkları uzmanı var?” sorusuna Prof. Dr. Erdal Akalın şu yanıtı verdi: “Bizim hesabımıza göre 6 bin civarında olmamız lazım. Yeni yayınlanan sağlıkta insan gücü kaynakları raporuna göre yan dalları da ilave ettiğinizde 5 bin 600 kişi civarında.”

“Sevk Zincirsiz Genel Sağlık Sigortasını Yürütmek Zor”
TÜHUD Yöntetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İhsan Ertenli ise şunları kaydetti: “Türkiye’de aile hekimliği uygulamasına geçildi. Bu uygulamaya geçildikten sonra iç hastalıkları uzmanlığıyla aile hekimlerinin çalışma koşullarının düzenlenmesi önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor. Uzun dönemde kronik hastalıkların takibinde aile hekimleri basitçe çözeceklerdir. Ancak kronik hastalıklar uzun süreli izlenmesi gereken hastalıklar, iç hastalıkları uzmanının kontrolü ve denetiminde olmalıdır.”

Kongre Içeriği
Düzenlenen kongreye Türkiye genelinde 3 bin iç hastalıkları doktoru katılırken, iç hastalıkları uzmanlarının klinik uygulamalarında yardımcı olacak yeni gelişmeler, hasta bakımında iyileştirme ve yeni gelişmelerin etkisi, dış faktörlerin iç hastalıkları uzmanlarının çalışma koşullarına olan etkileri konularında 140 konuşmacı ve oturum başkanı katıldı. 12. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi, yoğun bilimsel programları ile dikkat çekti. 'Kronik Hastalıkların Önemi', 'Sağlık Bakanlığı Gözüyle İç Hastalıkları Uzmanlık Alanı', 'Hipertansiyon Tedavisi', '2000'den 2010'a Neler Değişti?', 'Sigara Bırakma Tedavisi', 'Kanserden Korunmada Tartışmalı Konular', 'Bir Halk Sağlığı Sorunu: Kronik Böbrek Hastalığı', 'Acil Vakalar, Kritik Kararlar', 'İnfeksiyon; Bir Tedavi Komplikasyonu', 'Diyabet Tedavisinde Tartışmalı Konular' gibi pek çok güncel konuda oturumlar düzenlendi. Kongrede 5 paralel salonda 15 uydu sempozyum, 21 konferans ve 15 panel gerçekleştirildi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge