Ana içeriğe atla

METASTATİK RENAL HÜCRELİ KARSİNOMA YENİ MOLEKÜL


Antalya’da gerçekleşen 19.Ulusal Kanser Kongresi kapsamında düzenlenen uydu sempozyumunda Prof. Dr. Sevil Bavbek ve Prof. Dr. Lothar Bergman, Metastatik Renal Hücreli Karsinom (mRHK) tedavisinde yeni molekül kullanımı hakkında bilgi verdi.

Antalya’da düzenlenen 19. Ulusal Kanser Kongresi’nde “Metastatik Renal Hücreli Karsinom Tedavisinde VEGF/TKI’nın Ötesinde Yeni Ufuklar” sempozyumunda son gelişmeler hakkında bilgi verildi. Prof. Dr. Sevil Bavbek, metastatik böbrek kanseri tedavisi konusunda ikinci basamakta kullanılacak yeni bir ilacın Türkiye’de de ruhsat aldığını belirtti. Prof. Dr. Bavbek, Novartis tarafından geliştirilen Everolimusun, ileri evre renal hücreli kanserin tedavisinde VEGF-TKI tedavi başarısızlığından sonra kullanılacağını söyledi.

Tüm Yeni Kanserlerin Yaklaşık Yüzde 2’si Renal Hücreli Karsinom
Yapılan araştırmalara göre tüm yeni kanserlerin yaklaşık yüzde 2’sini oluşturan renal hücreli karsinom, genellikle böbrek kanseri olarak anılıyor. RHK (Renal Hücreli Kanser) görülme oranları, kısmen sigara kullanımına ve obeziteye bağlı olarak dünya çapında düzenli bir biçimde artıyor. 2006 yılında AB’nde 63 binin üzerinde yeni RHK tanısı konulmuş ve 26 binden fazla kişi bu hastalık nedeni ile öldü. RHK hastalığında kanser hücreleri böbrek kanalının iç tarafında gelişip, çoğalarak tümör haline geliyor. Tedavi edilmemesi halinde tümör komşu lenf bezlerine ve zamanla diğer organlara yayılabiliyor.



“Tümör Hücrelerinin Ölmesini Sağlayan, Anti-Anjiyojenik Ortaya Çıktı”
Böbrek kanseri tedavisinin son 10 yıl içerisinde tedavi açısından büyük bir aşama kaydettiğini söyleyen Prof. Dr. Bavbek, “2000’li yılların başında böbrek kanseri konusunda çok ciddi, etkili bir tedavi yoktu. Ancak çok küçük bir kısım hasta sadece bağışıklık sistemini destekleyen tedaviler alarak uzun yaşayabildi. Diğer hastaları maalesef kısa sürede kaybediyorduk. Daha sonra ilk deneysel aşamada tümör anjiyogenezisini engelleyen, dolayısıyla tümörün damar yolunu kapatarak tümör hücrelerinin ölmesini sağlayan, anti-anjiyojenik dediğimiz moleküller ortaya çıktı. Böylece hastalara verebileceğimiz bir ilaç ortaya çıktı. Hastalar bu ilaçları kullandıktan sonra bunlara da tekrar direnç gelişebildiğini gördük” dedi.

“Anti-Anjiyojenik İlaçlarda da Direnç Gelişebiliyor”
Kanserin çok kompleks bir hastalık olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Bavbek şunları kaydetti: “Her yerde olduğu gibi aynı antibiyotiklere direnç kazandığı gibi, kullandığımız mükemmel etki gösteren bir ilaca karşı da direnç gelişebiliyor. Hücre çeşitli mekanizmalarla bu ilacın etkisinden kaçmaya çalışıyor. Aynı şey anti-anjiyojenik ilaçlarda da başımıza geldi ve bu ilaçlarla tekrar ilerleme oluştuğunda hastalar tedavisiz kalmaya başladı.”

“Yeni Molekül Hücrenin Büyümesini Sağlayacak Enerji Tüketimini de Engelliyor”
Böbrek kanseri tedavisinde kullanılmak üzere yeni geliştirilen bir ilaç hakkında bilgi veren Prof. Dr. Bavbek “Bu aşamada Novartis’in geliştirdiği Everolimus, ikinci bir seçenek olarak bugün elimizde. Bu ilaç biraz farklı bir mekanizmayla bir sonraki basamakta yine tümör damarlanmasını engelliyor. Ayrıca tümörlü hücrenin besin, enerji ve yakıt kullanımını da engelliyor. Yani hücrenin büyümesini sağlayacak enerji tüketimini de engelliyor. Bir şekilde ilerlemeye başlamış kanseri tekrar durdurmayı başarıyor. Hastaya, hastalığın ilerlemediği yeni bir yaşam dönemi kazandırıyor. Üstelik de daha önce kullandığınız ilaçlara göre daha az yan etkisi var. Hastalar tarafından oldukça iyi tolere edilebiliyor” diye konuştu.

“Hiçbir Tedavi Tek Başına Mükemmel Değil”
Kanser tedavisinde her geçen gün yeni tedavi yöntemlerinin ve ileri teknoloji ürünü ilaçların geliştirildiğini söyleyen Bavbek, “Hiçbir tedavi tek başına mükemmel değil. Ama yıllar geçtikçe biz bilim insanları olarak elimizdeki tedavi seçeneklerini, farklı etki mekanizmalarına sahip olma avantajlarını değerlendirerek daha iyi kullanacağımızı öğreneceğimizi düşünüyoruz. En azından aylar içerisinde ilerleyip kaybettiğimiz hasta grubunda uzun aylarla oldukça iyi hayat kalitesi ile progresyonsuz yaşamlar elde etmek bile onkolojide bir başarı. Bunu da bir şekilde çok iyi tanımlanmış moleküler mekanizmalara karşı geliştirilen ileri teknoloji ürünlere borçluyuz” şeklinde konuştu.


“Böbrek Hücreli Kanser Hastalığının Tedavisi 8 Ayrı Ajanın Toplamı”
Frankfurt J.W. Geothe Üniversitesi Hematoloji ve Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Lothar Bergman da ilacın sağkalıma etkisini değerlendirdiği konuşmasında, “Şu anda böbrek hücreli kanser tedavisinde kullanılan 8 ayrı ajan mevcut ve hepsinin ayrı ayrı faydası var. Sonuna geldiğimizde elde edilen gelişme bu ajanların toplamı” dedi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge