Ana içeriğe atla

AŞKI BEYNİNİZDE HİSSEDİN- 4


Karar verme aşamasında kadın ve erkeklerin farklı olmasının nedenlerinden biride beyindeki hacim değişiklikleri mi? Aşk ve sevgi ilişkileri limbik sistemle ilişkili bir süreç mi?

“Aşk ile sevgi arasındaki fark, aşkta abartılı bir tutku vardır. Tutkunun içinde de cinsellik. Karşı tarafı özlemek, sürekli onunla meşgul olmak, kendi hayatınızı onunkiyle birleştirmek istenir. Sevginin içindeyse şefkat ve hoşgörü vardır” diyen Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hatice Güz beyin ve aşk konusunda şunları söyledi: “Aşkta mantıklı davranabilmek için neden o kişiyi seçtiğimiz, diğer hayatımıza giren kişilere göre ne farklılıkları olduğunu anlamamız, ne istediğini bilmemiz gerekir. Neden O? Niye bu zaman? Ne istiyorum? gibi soruların yanıtlarını kendimizde bulmamız gerekir. Eğer kafamıza takılan soru işaretleri varsa biraz olayları uzaktan biri gibi gözlemekte fayda olacaktır. Çünkü duyguların çok yoğun olduğu durumlarda mantık devreden çıkmakta ve zayıflamaktadır. Onun için uzaktan bakmak faydalı olabilir.

Aşk ve Sevgi İlişkileri Limbik Sistemle İlişkili Karmaşık Bir Süreç
Son zamanlarda bilimsel araştırma yollarının artmasıyla birlikte aşkla ilgili çalışmalarda da artma olmuştur. Görüntüleme yöntemleri, nörobiyolojik çalışmalarda aşkın neden oluştuğuna dair çalışmalar yapıldığı gibi psikolojik açıdan da hangi durumlar altında daha çabuk aşık olunacağı, aşkı oluşturan etmenlerin neler olabileceği gibi araştırmalar yapılmıştır. Aşk ve sevgi ilişkilerinin limbik sistemle ilişkili karmaşık bir süreç olduğu, oksitosin, dopamin, serotonin, vazopressin, endorfin ve endojen opiatların değişime uğradığı gösterilmiştir. Dinamik açıdan ise günümüzde en çok üzerinde durulan konulardan biri aşk ile bağlanma fenomeni arasındaki ilişkidir.

Aşk Beyinde mi Kalpte midir?
Tüm organlara yön veren organımızın beyindir. Aşık olduğumuz kişiyi gördüğümüzde kalbimizin hızlı hızlı atması, beynimizin verdiği komut ve sonrası adrenerjik sistem gibi devrelerin araya girmesi ile olur. Zaten kişiyi bu anlamı yükleyende beyindir. Bu nedenle bazı yazarlar aslında aşkın bir psikoz hali olduğunu, kişideki gerçeği değerlendirme duygusunun yok olmaya başladığını, kişiyi idealleştirip görmek istediğimiz gibi gördüğümüzü, algılamada bozukluk olduğunu söylerler. bazı araştırmacılarda aşkın aynı bir Obsesif Kompulsif bozuklukta olduğu gibi bir takıntı olduğunu, kişinin bazen saçma olduğunu bilmesine karşın bu takıntıdan kurtulamadığını ve bu nedenle kaygıya kapıldığını, hatta aşık olan kişilerde obsesif kişilerdeki gibi serotonin sisteminin bozulduğunu ispatlamışlardır.


Aşk Kadın ve Erkek Beyninde Nasıl İşler?
Kadın ve erkek beyninde farklıklar vardır. Kadınlarda Corpus Callosum ve Anterior Comissur erkeklere göre daha büyük iken, erkeklerde de Striata Terminalis ve Hipotalamustaki bazı çekirdeklerin büyük olduğu saptanmıştır. Özellikle Medial Preoptik alan ile Amigdala arasındaki ilişki erkeklerin cinselliği ve saldırgan davranışları ile ilişkili bulunmuştur. Beyin Korteksi kalınlığı da cinsiyete göre farklılık göstermektedir. Karar verme aşamasında kadın ve erkeklerin farklı olmasının nedenlerinden biride beyindeki hacim değişiklikleridir.

“Normal Kişilerle Karşılaştırıldığında Aşık Olanlardaki Serotonin Düzeyi Yüzde 40 Oranında Düşük”
Noradrenalin duyuların algılanması, algılanan sinyallerin düzenlenmesi ve işlenmesi,  dopamin arama davranışı, güdülenme ve afektif uyarılma, asetilkolin dikkat ve bellek, serotonin davranışsal inhibisyonda rol almaktadır.  Aşkta da bu nörotransmitterlerde değişiklikler olmaktadır. Ayrıca endorfinin zevk algısında, kortikotropin salgılatıcı faktörün streste, oksitosinin cinsel davranışlarda etkili nöropeptidler olması nedeniyle aşkta bu hormonların değiştiğide araştırılmıştır.Normal kişilerle karşılaştırıldığında aşık olanlardaki serotonin düzeyinin yüzde 40 oranında düşük olduğu görülmüş. Aşıklarda mutluluk hormonu olarak serotoninin azalmasının yanı sıra dopamin denilen bir diğer beyin maddesi de değişikliğe uğruyor. Dopamin heyecan, istek, motivasyon gibi olayların dengesinde önemli bir madde. Bilim adamları şu anda ‘Acaba insanların aşık olduğunda aklını yitirmesinin nedeni bu mu?’ diye soruyor. Kişinin yetiştiği ortam, çocukluktan itibaren aldığı ve öğrendiği davranış kalıpları, bunlarla beraber kendi kişilik özelliklerinin getirdiği bazı davranış biçimleri ve beyin kimyasalları hepsi yoğrularak aşk denilen olgu varlığını hissettiriyor

“Farklılıklar Az ise Doyumun Ardından Sevgi Oluşur”
Aşkın ömrü genelde 3 yıl olarak bilinir. Bu süre bazen daha da kısa sürebilir. Çünkü aşk zamanla yerini sevgiye bırakır. Kişiler birbirini yakından tanıdıkça aslında yüceleştirdikleri kişinin gerçek yönlerini de kabul etmek veya etmemek durumunda kalır. Aslında aşık olduğu kişi ile yaşadığı kişinin çok farklı olduğunu görünce aşk biter. Farklılıklar az ise doyumun ardından sevgi oluşur. Zaten tüm aşk romanlarında kavuşmadan sonraya ait bilgi yoktur. Leyla ile Mecnun kavuşsa ne olurdu veya 20 yıllık evli olup hala eşini gördüğünde kalbi çarpan, başı dönen, midesi bulanan birine rastladınız mı?
“Aşık Olan Kişi Kendini Beğendirmek Amacıyla Motive Ederse Ancak Avantaja Dönüşebilir”
Aşkın avantajının olması için mantığında devrede olması gerekir. Mantık işlemediği sürece önünüzdeki hiçbir avantajı değerlendiremezsiniz. Aşık olan kişi kendini beğendirmek amacıyla motive ederse ancak avantaja dönüşebilir. Örneğin kendine bakımının artması, kişiliğinin gelişmesi için çalışması, hedeflerini yükseltmesi gibi. Ancak kendini bırakması durumunda dezavantajı olduğu da aşikardır.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge