Ana içeriğe atla

BİBER GAZI ZARARSIZ MI?

Biber gazı kullanılıyor ve zararsız olduğu iddia ediliyor. Toksikologlar bu duruma ne diyor? Doğal olduğu için zararsız mı yoksa tüm tehlike çözücülerde mi saklı?

“Göz Yaşartıcı Maddeler” toplumsal olayların bastırılmasında ve kontrol altına alınmasında kullanılan kimyasal maddeler. İlk olarak 1900’lü yıllarda kitlesel olaylarda kargaşa bastırmak için kullanılmaya başlandı. Birinci dünya savaşında kimyasal silah olarak kullanıldı. 1970 li yıllardan beri kullanılan “Biber gazı” göz yaşartıcı maddelerden biri ve güvenlik güçleri tarafından son dönemde artan miktarlarda kullanılıyor.

“Biber Gazının Zararsız Olduğunu Garanti Edebilmek Mümkün Değil”
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Klinik Toksikoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Toksikolog Prof. Dr. Lale Karabıyık, “Biber gazı kullanılıyor ve zararsız olduğu iddia ediliyor. Biberden doğal olarak elde edildiği için zararsız olduğu kabul ediliyor. Ancak bu bilgi tam olarak doğru değil. Her koşulda zararsız olduğu garanti edilemez." dedi. 

“Biber Gazı O Kadar da Masum Değil”
“Biber gazı açık havada ve kısa süreli uygulandığı zaman önemli kalıcı bir etkisi yok gibi görünüyor. Doğal olduğu için zararsız olduğu kabul edilerek kullanılıyor. Ancak kapalı ortamlarda maruz kalındığında, özellikle yaşlılarda daha önceden kalp ve solunumla ilgili hastalıkları varsa tetikliyor ve alevlendiriyor. Her koşulda her kişide sanıldığı kadar masum olmadığının bilinmesi ve dikkate alınması gerek. Maruz kalma süresi ve maruz kalan kişinin genel sağlık durumu sonucu belirleyen önemli faktörlerdir. Sağlıklı kişiler ve gençler üzerindeki etkileri ise ancak yıllar sonra değerlendirilebilir.” dedi. 

“Hayvanlarda Toksik Etkiler Saptandı”
Göz yaşartıcı kimyasal maddelerin etkilerinin gönüllü insanlarda araştırılmasının etik açıdan mümkün olmadığını belirten Karabıyık şu bilgileri verdi: “İnsanlar üzerinde gönüllülük sağlanamayacağı ve etik olmayacağından bilimsel araştırmalar yapılamadığı için zararlı etkileriyle ilgili kesinleşmiş detaylı bilgilerimiz yok. Ancak, toksikologların yaptığı hayvan deneyleri var. Bu deneylerde çok uzun süre göz yaşartıcı maddelere maruz bırakılan kronik uygulamalarda toksik etkiler saptandı. 

Toksikolojide genel bir prensip vardır; deney hayvanlarında toksik olması insanda toksik olduğu anlamına gelmez, ancak kesinlikle zararlı olmayacağını da garanti etmez. Kaygılarımız bu noktada başlıyor.

“Ağız ve Solunum Yollarında Sekresyon Artışı Şeklinde Etkileri Var”
Biber gazı etkisini göz, ağız ve solunum yollarındaki sinir uçlarını etkileyerek gösteriyor. Biber gazının kısa süreli uygulamalarındaki ani toksik etkileri; göz yaşarması, ağız ve solunum yollarında sulanma şeklinde olur. Göz yaşarması sonucunda gözünüzü kapatıyorsunuz ve göz kapaklarınızda kramp meydana geldiği için gözünüzü bir süre açamıyorsunuz, deride yanma oluyor. Emniyet güçlerinin kitleleri kontrol altına almak ve dağıtmak için kullanma nedeni bu. Ancak bu sırada meydana gelen solunum yollarındaki yakıcı ve ödem yapıcı etkileri nedeniyle öksürük ve solunum sıkıntısı gelişen, kişilerin hastanelerde tedavi edilmeleri gerekebiliyor.

“Biber Gazının Kendisinden Çok Daha Zararlı Olan Kullanılan Çözücüler”
Biber gazı ve diğer göz yaşartıcı maddeler, kimyasal çözücülerle kullanılıyor. Bu kimyasalların kendisinden çok daha zararlı olan kullanılan çözücüler oluyor. Mesela diklorometan uluslararası kanser araştırmaları ajansına göre insanda kanserojen olma ihtimali olan bir madde. Çözücü olarak ne kullandığı çok önemli. Biber gazının bu konuda masum olan çözücülerle kullanılması gerekiyor.

“Dünyada Biber Gazına Maruz Kalmış ve Ölmüş Kişiler Var”
Biber gazına maruz kalmış ve kaybedilmiş kişiler var. Ancak bu ölümlerin direkt biber gazından olmadığı, bu kişilerin zaten sağlık sorunları olduğu iddia ediliyor. Hayatını kaybedenlerin, aslında akciğer ya da kalp hastası olduğu ve göz yaşartıcı gazların uygulanmasıyla bu hastalıklarının tetiklenip alevlenmesi sonucu hayatlarını kaybettiği biliniyor. Kısa süreli uygulandığında öldürmüyor ancak, önceden hasta olan kişilerin hastalığını tetikleyebiliyor. Günümüzde toplumsal olaylarda ve bireysel kullanımı yaygınlaştığı için, göz yaşartıcı gazlara maruziyet devamlılık oluşturmaya başladı. Bu nedenle özellikle akciğer ve kalp hastalığı olan yaşlılar dikkatli olmalı."

Med-Index

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge