Ana içeriğe atla

"MEME KANSERİNDE KİŞİYE ÖZEL TEDAVİ UYGULANMALI"

Med-Index ve Senatürk işbirliği ile internet üzerinden canlı yayın ile gerçekleştirilen toplantıda Yeni “Prognostik ve Prediktif Faktörler: Moleküler ve genetik profillemeye göre uygulanan cerrahi değişmeli mi?” başlıklı konuşma yapan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Meme Cerrahisi Ünitesi ve SENATURK Meme Cerrahisi ve Eğitim Araştırma / Program Geliştirme Departmanları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Aydoğan, “Her kişiye tek beden gömlek uymaz prensibiyle moleküler ve genetik özelliklere göre tedavi seçimi yapılıyor” dedi.

Med-Index ilk toplantısında alanında önde gelen kurumlardan olan SENATURK ile işbirliği yaparak, meme kanseri konusunu ele alındı. Toplantıda meme kanserinde tedavi seçenekleri üzerine multidisiliner şekilde ele alındı. Meme kanseri ile ilgilenen hekimlerin de çok disiplinli ve birbiri ile yakın iletişimde çalışması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Fatih Aydoğan, “İnsan genom projesinin yapılması ve genetik bilimindeki ilerlemeler tanı ve tedavide kişiselleştirilmiş tıp uygulamalarının gelişmesine imkan sağladı. Yeni nesil dizileme teknikleri ile çok sayıda hastayı aynı anda istenen bütün genler açısından taramamız mümkün hale geldi” diye konuştu. 

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Meme Cerrahisi Ünitesi ve SENATURK Meme Cerrahisi ve Eğitim Araştırma / Program Geliştirme Departmanları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Aydoğan, Med-Index’in sorularını yanıtladı. 

Yeni Prognostik ve Prediktif Faktörler: Moleküler ve genetik profillemeye göre uygulanan cerrahi değişmeli mi? 
Aynı evredeki meme kanseri hastalarına benzer tedaviler verilse de hastaların seyirleri farklı olabiliyor. Hatta evre I’deki bir hastalık bazen evre 3 veya 4’teki hastadan kötü seyredebiliyor. Yapılan bilimsel araştırmalar ve uygulamalar sonucunda bu farklılıkların bir kısmının tümörün moleküler ve genetik özelliklerinden kaynaklandığı görüldü. Günümüzdeki kanser tedavileri de moleküler ve genetik özelliklere göre planlanmaya başlandı. 

Bu alandaki yenilikler nelerdir?
İnsan genom projesinin yapılması ve genetik bilimindeki ilerlemeler tanı ve tedavide kişiselleştirilmiş tıp uygulamalarının gelişmesine imkan sağladı. Yeni nesil dizileme teknikleri ile çok sayıda hastayı aynı anda istenen bütün genler açısından taramamız mümkün hale geldi. Hastanın genetik yapısı ve tümörün moleküler özelliklerine göre tedavi planlanmaya başlandı. Gereksiz tedaviler ve tedaviye bağlı yan etkiler azalmaya başladı. 

Bu alanda çalışanlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Kişiye özel tedaviye geçmek için öncelikle hekimlerin hastalığa ya da organa özel çalışması gerekiyor. Örneğin genel cerrahi ile uğraşan hekimler meme, karaciğer, mide , yemek borusu, safra kesesi, pankreas gibi 10’dan fazla organ ve bölgenin hastalıkları ile uğraşıyor. Bir genel cerrahın bütün organ ve sistemlerle ilgili bilgi ve tecrübe sahibi olması çok kolay değil. Yine tıbbi onkoloji bölümü 20’den fazla kanser tedavisi yapabiliyor. Hekimlerin belli bir konuda bilgi ve deneyimini artırması, gerekirse üst ihtisas yapması önerilebilir. 
Meme kanseri ile ilgilenen hekimlerin de çok disiplinli ve birbiri ile yakın iletişimde çalışması gerekir.

Yurt dışında durum nedir? Türkiye ile yurt dışı arasında farklılık var mı?
Yurtdışında kişiye özel tedavi merkezleri açılmaya başlandı. Örneğin MD Anderson Kanser Merkezi Kişiselleştirilmiş Kanser Enstitüsü kurdu. Moleküler ve genetik özellikler için yapılan tetkikler rutin bir şekilde yapılıyor. Türkiye’de bazı merkezler modern uygulamaları yakın takip etse de moleküler ve genetik özelliklere göre tedavi yeterince yapılmayabiliyor.

Geçmiş ile günümüz arasındaki farklılıklar nelerdir?
Önceki yıllarda her hastaya bütün tedaviler yapılırken günümüzde bazı tedaviler bazı hastalara yapılmaya başlandı. Her kişiye tek beden gömlek uymaz prensibiyle moleküler ve genetik özelliklere göre tedavi seçimi yapılıyor. Örneğin koltuk altına metastaz yapmamış meme kanserleri için tümörün genetik özelliklerine göre hastalık tekrar riski skorlaması yapılıyor. Belli bir risk değerinin üstündeki hastalara kemoterapi verilirken riski düşük olan hastalara kemoterapi verilmeyebiliyor.

http://mdndxtoplantilari.com/main 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge