SAĞLIK HABERCİLİĞİNE YÖN VERENLER
Sağlık
muhabirinin, temel gazetecilik etik kurallarını gözetmesinin gerektiğini
vurgulayan Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Kişilerarası İletişim Anabilim
Dalı Başkanı Doç. Dr. Elgiz Yılmaz, “Sağlık haberi reklam kokmamalı.
Öncelikle hastalık ve tıbbi uzmanlık alanına ait dernekleri haber kaynağı
olarak kullanmaya özen göstermelidir” dedi.
Geçtiğimiz 10 yıldan bu yana ülkemizde sağlık
iletişimi alanında yapılan akademik çalışmalar başarılı şekilde artıyor. Sağlık
sektörü aktörleri, konuya hem bilimsel olarak ilgi gösteriyor hem de pratik
uygulamalarında alanın akademisyenleri ile işbirliğine gidiyor. Sağlık
iletişimi ve sağlığın geliştirilmesi alanlarında, sivil toplum kuruluşları faaliyet
gösteriyor. Ayrıca sağlık iletişiminin farklı yönlerini konu alan akademik ve
sektörel konferanslar daha çok düzenleniyor.
Sağlık
iletişiminin ülkemizde disiplin olarak son beş yılda gerçek anlamda konuşulmaya
başlandığını söyleyen Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi
Kişilerarası İletişim Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Elgiz Yılmaz, konu ile
ilgili şu bilgileri verdi: “Kişilerarası,
küçük gruplar içi ve kitle iletişimi olmak üzere farklı boyutlarda ele alınması
gereken sağlık iletişimi alanında Türkiye’de ilk akademik çalışma, 2004 yılında
yapılmıştır. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr.
İnci Çınarlı’nın 2004 yılında hazırladığı “Sağlığın Geliştirilmesinde Sağlık
İletişimi Yöntemleri Olarak Sosyal Pazarlama, Medyada Savunuculuk ve Halkla
İlişkilerin Etkisi” başlıklı doktora tezi alanın öncü çalışmasıdır. Aynı
yıllarda yine Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Sağlık İletişimi
dersi lisans ve yüksek lisans düzeyinde verilmeye başlandı.
2007 yılında yurtdışında tamamladığım “Hastane
Ortamında Sağlık Profesyonelleri ve Hastalar Arasındaki Kişilerarası İletişim” başlıklı
doktora tezim ile sağlık iletişiminin kişilerarası boyutunu akademik alana
taşımış oldum.
Sağlık İletişimi, Sağlık Okuryazarlığı
Düzeyinin Artırılması Açısından Önemli
Sağlık
iletişimi; sağlık ve sağlığı ilgilendiren konularda bireylerin, örgütlerin ve
toplumların bilinçlendirilmesi, önemli sağlık konuları hakkında bilgi verilmesi
ve farkındalık yaratılması, sağlık okuryazarlığı düzeyinin artırılması
açısından önem taşıyor. Birey olarak insan hakları kapsamında yer alan sağlık
hakkının tanınması ve bu konuda bilinç oluşturulması, bireylerin kendilerinin
ve içinde bulundukları çevrenin sağlık durumları hakkında verecekleri kararları
olumlu yönde etkileyecek şekilde iletişim strateji ve yöntemlerinden
yararlanmaktır.
“Geleneksel
ve Yeni Medyada Yer Alan Tıbbi Bilgiler, Bireylere Sadece Fikir Verme Amacı
Taşımalı”
Sağlık iletişiminin temel noktalarından biri, sağlıkla
ilgili mesajların bireylere ve topluma yayılarak, okuyucu tarafından yorumlanmasını
sağlamalıdır. İletişim ve sağlık alanını birbirine bağlayan bu disiplin
hastalıkların önlenmesine ve sağlığın geliştirilmesine önemli katkıda
bulunduğundan, özellikle sağlık okuryazarlığı kavramının altını çizmek isterim.
Çünkü kamuoyunu bilgilendirme esası taşıyan medya; yayınladığı sağlık
içerikleriyle bir yandan bireylerin sağlıksız davranışta bulunma olasılıklarını
artırabilirken diğer yandan doğru sağlık bilgileri aktararak bireylerin kendi
sağlık durumları hakkında söz sahibi olmalarını da sağlayabilmektedir. Geleneksel
ve yeni medyada yer alan tıbbi bilgilerin, bireylere sadece fikir verme amacı
taşıması gerektiği unutulmamalıdır.
“Sağlıkta En
Ufak Bir Hata veya Yanlış Yönlendirmenin Geri Dönüşü Neredeyse Mümkün Değil”
Sağlık muhabiri haber yaparken temel gazetecilik etik
kurallarını gözetmenin yanı sıra, sağlık gibi en ufak bir hata veya yanlış
yönlendirmenin neredeyse geri dönüşünün olmadığı unutmamalı. Sağlık
haberi reklam kokmamalı. Öncelikle
hastalık ve tıbbi uzmanlık alanına ait dernekleri haber kaynağı olarak
kullanmaya özen göstermelidir.
Medya, Doğru
ve Güvenilir Haber Kaynakları Seçerek Toplumu Doğru Bilgilendirmeli
Sağlık iletişimi; kişilerin hastalık ve sağlık hakkında
bilgi sahibi olmasını sağlamak, genel sağlık düzeyini artırmak, hastayı tedavi
süreci hakkında karar verici mekanizma olarak bilgilendirmek amaçlı iletişim
faaliyetleridir. Disiplinler arası bir alan olan sağlık iletişimi doktor,
hasta, hasta yakını ve diğer sağlık çalışanları arasındaki iletişim sürecini
inceleyen kişilerarası iletişim ve kamu sağlığı enformasyonu ile medya
arasındaki iletişimi değerlendiren kitle iletişimi olmak üzere iki farklı
boyutta ele alınabilir. Bu kapsamda ideal
bir sağlık iletişimi için taraflara ayrı ayrı roller düşüyor. Medya, doğru ve
güvenilir haber kaynakları seçerek toplumu doğru bilgilendirmeli. Eğitim
kurumları, hasta dernekleri ve sağlık alanında çalışan diğer sivil toplum
kuruluşları, hastaneler bünyesinde açılacak hasta okulları bireyleri ve
hastaları hastalıklarını ve sağlık durumlarını yönetebilecekleri eğitim
programları düzenlemeli. Bu sayede toplumun “sağlık okuryazarlığı” düzeyinin
yükseltilmesine katkıda bulunulabilir. Sağlık sistemi doktorların ve diğer
sağlık çalışanlarının çalışma saatleri ile koşullarını, muayene sürelerini ve
özlük haklarını iyi düzenlemeli. Doktorların hastaları ile iletişim kurarken
doğru zaman yönetimi yapabilmeleri, tıbbi
jargon kullanmadan, etkili yüz yüze iletişim kurması sağlanmalı.
Kitle İletişim Araçları ile Hastaya
Teşhis Koymaktan veya Reçete Önermekten Kaçınılmalı
Hekim bir hasta ile yüz yüze görüşmeden, fiziki
muayene yapmadan yeni iletişim teknolojilerinin sağladığı imkanlar veya kitle
iletişim araçları ile hastaya teşhis koymaktan, tedavi yöntemi veya reçete
önermekten kaçınmalı. Hastanın tetkik sonuçlarını yorumlamamalı, ilaç
firmalarının satış kanalı gibi konumlandırılmayı reddetmeli. Uzmanlık alanını
tanıtmaya yönelik iletişim faaliyetlerinde “en iyi”, “ilk”, “sadece ben”, “en
uygun”, “en doğru”, “en etkili” gibi iddialı ve rekabete aykırı sıfatlar
kullanmamalı. Hastaların sağlık hizmeti alacakları hekim ve sağlık kuruluşunu
seçme haklarının olduğu unutulmamalıdır.
“İlaç
Firmaları, Doktor ve Eczacıları Agresif Satış Kanalı Olarak Gösterecek Etik
Dışı Uygulamalardan Kaçınmalı”
İlaç firmaları sahip oldukları ürün çeşitleri ve öne
çıkarmak istedikleri tedavi alanları ve etken maddeleri pazarlama amacı
taşırlar. Ancak malzemeleri insan sağlığı ve güvenliği olduğundan, ülkemizde
sağlık okuryazarlığı istenilen düzeyde olmadığından henüz reçetelenen ilaçların
reklamlarının yapılması yasak. Bu nedenle pazarlama odaklı halkla ilişkiler
faaliyetlerini tercih eden ilaç firmaları hedef olarak, doktor ve eczacıları
agresif satış kanalı şeklinde gösterecek etik dışı uygulamalardan kaçınmalı.
“Halkın,
Medyaya Duyduğu Güveni Yitirmesine Neden Olacak İçerik Yayınlanmamalı”
Özel kurumlar yeni iletişim teknolojilerinin sağladığı
zaman ve maliyet etkin uygulamalar ile hasta çekmek amacıyla “doktorunuzla
online görüşün”, “doktorunuza sorun söylesin” şeklinde riskli kanallardan
kaçınmalı, çeşitli ameliyat veya tıbbi işlemleri öne çıkartan ve fiyat bilgisi
veren kanunen yasak olan ticari içerikli reklam kampanyaları yapmamalıdır. Bu nedenle halkın aldığı, sağlık haberinden
yola çıkarak yanılgıya düşmemesi ve yanıltıcı içerikleri ayırt edebilmesi
gerekir. Okuyucu kitlenin, medyaya duyduğu güveni yitirmesine neden olacak
içerik yayınlanmamalı ve haber aracılığıyla yapılmak istenen ticari
propagandaların farkında olabilmeleri, kendi sağlık durumlarını riske sokacak
yanlış davranışlarda bulunmamalarıdır. Aksine doğru
sağlık yayınlarını seçerek kendi sağlık durumları hakkında söz sahibi
olabilmeleri altı çizilmesi
gereken durumlardır.
Genelde
Hasta Kafasında Birçok Soru İşareti İle Muayene Odasından Ayrılıyor
Hasta
ile kurulan yüz yüze iletişimde, medyanın topluma ileteceği tıbbi bilgilerde
sade dil tercih edilmelidir. Çünkü doktorların haklı olarak sıklıkla
kullandıkları tıbbi terminoloji hasta ile muayene ve tedavi sürecinin etkin
olmasını engelleyen başlıca faktörlerden. Bu dile yabancı olan hasta, kendi
sağlık durumu hakkında verilen bilgileri anlayamayabiliyor. Hasta, doktor
karşısında pasif kaldığından soru sormaktan da çekiniyor ve genelde kafasında
birçok soru işareti ile muayene odasından ayrılıyor. Bunun yerine açık, yalın
ve net ifadeler tercih edilmelidir.
Toplumumuzun Genetik Özelliklerine
Uymayan Görseller Kullanılmamalı
Gerek
medya haberlerinde gerek sağlık kuruluşlarının tanıtım malzemelerinde
kullanılacak görsellerde; gerçek hasta, hasta yakını ve bebek görseli
kullanılmamalı. Toplumumuzun genetik özelliklerine uymayan görsellerin
kullanılmamalı. Örneği; sadece beyaz ırkta görülebilen bir hastalığı anlatırken
siyah ırka mensup birinin görseli olmamalı. Diabanklardan alınan ve daha önce
birçok kez farklı markaların kullandığı görseller tercih edilmemeli. Toplumu
konu hakkında bilgi edinmesinden soğutacak kadar korkutan görsellerin
kullanılmamasına dikkat edilmeli.
“Eskiden Hastalar Bir Yakınmaları Olduğunda Doktordan Önce Eczacıya Danışırdı, Şimdilerde İnternet Bu Uzmanların Yerini Almaya Başladı”
İnternetin sağlık hizmetleri
için kullanımı, kullanıcı tarafından sağlık web siteleri üzerinden ulaşılabilen
tüm hizmet ve aktiviteleri kapsıyor. Sağlık bilgisi içeren web siteleri, sağlık
kuruluşlarının kurumsal web siteleri, erişim, sağlık ürünlerine erişim, sağlık
profesyonelleri ve online destek grupları ile etkileşim, elektronik bültenler,
forumlar, bloglar gibi hızlı ve ücretsiz platformlar yaygın bir kullanım
alanına sahip. Eskiden hastalar bir yakınmaları olduğunda doktordan önce
eczacıya danışırdı. Şimdilerde internet bu uzmanların yerini almaya başladı.
“Teknoloji Sayesinde Doktorlarla İletişimde ve Hasta Odaklı
Çözümlerde Yüksek Etkinlik Düzeyine Erişilebiliyor”
Deneyim paylaşımı ve
etkileşimin en hızlı olduğu, baş aktörlerinin hasta, hasta yakını, doktor,
diğer sağlık profesyonelleri ve ilaç firmalarının olduğu sağlık sektöründe yeni
teknolojik alt yapıya sahip iletişim kanallarının önemi çok büyük. Ekonomik ve
zaman kazandıran iş modelleri kurulmasını sağlayan bu teknolojiler sayesinde
doktorlarla iletişimde ve hasta odaklı çözümlerde yüksek etkinlik düzeyine
erişilebiliyor. Çeşitli ilaç firmalarının, doktor ve eczacılar için
hazırladıkları hedef kitleye özel içerikli web siteleri, Facebook ve Twitter
platformları sağlık profesyonellerinin tıbbi literatüre ulaşma, online eğitim
videolarına ve platformlarına erişme, ilaçlara ait detaylı (görsel ve yazılı)
bilgileri edinebilme imkanı sağlıyor. Ayrıca, sosyal güvence sistemiyle ilgili
yenilikleri takip edebilme, hastaları için kişiye özel bilgilendirme içerikleri
oluşturma, tablet uygulamaları, doktorlar kişisel web siteleri ve sağlık kuruluşlarının kurumsal
web siteleri öne çıkan örnekler.
Sağlık gibi insanların hassas oldukları bir alanda
kitlelere iletiminde “mesajın doğruluğu”, “mesajı ileten kaynağın
güvenilirliği”, “iletilen enformasyonun kontrolü” önemle üzerinde durulması
gereken noktalardır.
Sağlık İletişimiyle İlgili Mevzuat
Örnekleri
Türkiye’de sağlık verileri Sağlık Bakanlığı ve İl
Sağlık Müdürlükleri’nden elde ediliyor. Ayrıca Türk Tabipler Birliği, Tabip
Odaları, tıp ve eczacılık alanlarına ait akademik dergiler, çeşitli devlet
otoriteleri ve AİFD (Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği) gibi sivil toplum kuruluşlarının
sağlıkla ilgili raporları güven duyulan enformasyon kanalları olarak kabul ediliyor.
Öte yandan medya ve reklam sektörünün kendi mesleki kurallarının yanı sıra
sağlık iletişimiyle ilgili mevzuat örnekleri şöyle:
-11/4/1928 tarihli ve
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarz-ı İcrasına Dair Kanun
-Tıbbi Deontoloji
Tüzüğü
-Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanun (RTÜK)
-14/5/1928 tarihli ve
1262 sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarları Kanunu
-27/03/2002 tarihli
Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin Bilgilendirme ve Tanıtım ile ilgili maddeleri
-14/10/2012 tarihli Resmi
Gazete’de değişiklikleri yayınlanan Beşeri ve Tıbbi Ürünlerin Tanıtım Faaliyetleri
Hakkındaki Yönetmelik
Türkiye’de sağlıkla ilgili mevzuat ve düzenlemeler
oldukça eski tarihli ve günümüzdeki gelişmelere ayak uyduramıyor. Dolayısıyla
uygulamada bu yasal düzenlemelerin çerçevesine giren çok sayıda sağlıkta
tanıtım ihlaline rastlanıyor. Sağlıkla ilgili tüm aktörler bir araya gelerek
alanın güncel gereksinimlerine yanıt verecek kuralları kapsayan ve caydırıcı
yaptırımları olan yeni düzenlemeler hazırlamalı. Bu kapsamda sağlık
enformasyonunun en önemli alıcısı hastalar, çeşitli kanallardan güvenilir
sağlık bilgisinin nasıl edinilmesi gerektiğini öğrenmeli. İletişim araçlarında
yayınlanan her sağlık bilgisi ya da istatistiğinin her hastaya uyması
gerekmediğini anlamak, öğrenmek hastanın sorumluluğunda.
Doç.Dr. Elgiz Yılmaz kimdir?
Galatasaray
Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olduktan sonra yüksek lisans
derecemi Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri
Anabilim Dalı Halkla İlişkiler Bilim Dalı’ndan aldım. Bu süreçte Amerikan
Hastanesi Stratejik İletişim departmanında “Stratejik İletişim Uzmanı” olarak
görev yapıyordum. 2004 yılında akademisyen olmaya karar vererek yeniden yuvama
yani Galatasaray Üniversitesi’ne döndüm.
Doktora
çalışması için 2005-2007 yılları arasında Fransa’ya gittim. Dünyaca ünlü
şarapları bulunan Bordeaux’daki Université Michel de Montaigne Bordeaux 3’te
doktoramı tamamladım. Tezimin konusu “Sağlık alanında iletişim süreçleri:
hastane ortamında sağlık profesyonelleri ile hastalar arasındaki kişiler arası
ilişkiler” üzerine. sektörel deneyimi akademik araştırma alanıma da taşımak
istediğimden tez konumun sağlık iletişimi üzerine olması tesadüfi değil.
Doç.
Dr. Elgiz Yılmaz, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Kişilerarası
İletişim Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapıyor. Akademik çalışma
alanlarım; halkla ilişkilerde yeni teknolojiler, kişiler arası iletişim, kurum
içi iletişim ve sağlıkta kişilerarası iletişimdir. Bu alanlarda uluslararası
kongrelerde sunulmuş ve yayınlanmış çok sayıda bildirim ve ulusal dergilerde
yayımlanmış makalelerim bulunmaktadır.
Yorumlar
Eczacı Özcan SEVER