Ana içeriğe atla

“KOMŞU TAVSİYESİYLE İLAÇ ALINMAMASI GEREKTİĞİ GİBİ HER HABERE DE İNANILMAMALI”

SAĞLIK HABERCİLİĞİNE YÖN VERENLER

Halk sağlık haberlerini, programlarını, internetteki yazıları  tıpkı ilaç gibi değerlendirmesi gerektiğini belirten Yeni Şafak Gazetesi ve İnternet Sitesi Sağlık Editörü Begüm Çelikkol Altuntaş, “Komşu tavsiyesiyle ilaç alınmaması gerektiği gibi her habere de inanılmamalı. Mutlaka haberi hazırlayanlara vatandaşlar ulaşmalı ve merak ettikleri konuları sormalı” dedi. 

İnternet haberciliği çok hızlı olunması gereken bir alan. Gün içerisinde sağlık kategorisine 50- 60 farklı haber girilebiliyor. Gazetelerdeki tiraj kaygısı internetteki hit kaygısına dönüştüğünü kaydeden Yeni Şafak Gazetesi ve İnternet Sitesi Sağlık Editörü Begüm Çelikkol Altuntaş, konu ile ilgili şunları söyledi: “Çok fazla geçmişi değerlendiremeyebilirim çünkü ben biraz daha yeni jenerasyonum. Yorumlayabildiğim kadarıyla internet son zamanlarda hayatımıza fazlasıyla girdi. Sağlık habercileri de hekimlerle görüştükten sonra haberleri biraz daha halk diline çevirebilmek için internet kaynaklarını kullanmaya başladı. Yani teknoloji bu anlamda sağlık habercilerinin işine yaramaya başladı veya metinlerde giriş yapılırken internetteki verilerden faydalanabiliyoruz. Ayrıca hekimlerle sosyal medya üzerinden rahatlıkla konuşabiliyoruz, röportajlar mail yoluyla da yapılabiliyor. Ancak bu ne kadar sağlıklı tartışılır. Teknolojinin işin içine girmesi iyi olabilir ama internetteki kirli bilgileri de düşünecek olursak iki ucu keskin bıçak yorumunu yapabiliriz. Bir de eskiden daha etik habercilik anlayışı vardı. Bu sadece sağlık alanı için değil elbette. İletişim Fakültesi’nde öğrenciyken çalıştığım kurumun haber müdürü, “Özellikle lütfen kanserle ilgili haberlerinizde ‘Mucize tedavi’, ‘Mucize eseri hayatta kaldı’ gibi sözcükler kullanmayın” derdi. Oysa şimdi gazete haberlerine bakınca bu deyimlerle karşılaşıyoruz. Okurun ilgisini çekmek için olmadık başlıklar atılabiliyor. Bu da biraz umut tacirliğine neden olabiliyor.

Önemli Unsurlardan İlki Haberin Yayımlandığı Yayının Niteliği
Bir haberin, sağlık haberi olarak değerlendirilip değerlendirilmemesinde önemli unsurlardan ilki, haberin yayımlandığı yayının niteliği. Gazetede, ekte ya da internet sitesinde yayımlanmış olması onun sağlık haberi olarak değerlendirilmesinin ilk unsuru. Hangi konular derken de hastalık bilgileri, tıptaki yeni gelişmeler, hekim kaynaklı olması bu kapsama girer. Kaynaklar ise yurtdışı araştırmaları olabilir, hekimlerin konuşmaları olabilir. 


Haberiniz Zarar Vermemeli
Sağlık haberi etik olmalı. Tiraj için değil tamamen bilgi vermek amaçlı hazırlanmalı. Birkaç yerden doğrulatılmalı. Sağlık muhabiri haberi yaparken de konunun reklam içerikli olup olmadığına mutlaka bakmalı. Neticede insan hayatına ilişkin haberler hazırlanıyor. Örneğin, “Tarçın çayı içmek diyabeti yok ediyor” dersiniz. Diyabet hastası tarçın çayı içmeye başlar. Ama bu çay farklı bir organı bozabilir veya “Sigara esrardan zararlı” konulu bir haberde vatandaş esrar alışkanlığına doğru itilebilir. Bu nedenle çok ama çok dikkatli olunmalı. Haberiniz zarar vermemeli. İyice araştırılmalı. “Mucize” gibi kelimelere yer verilmemeli. Haber hasta ya da engelli çocukları ilgilendiriyorsa bir kez daha düşünülerek, taraflar üzülmeden hazırlanmalı. Özel hayat ve acı hastalıklar haber yapılmamalı, açıkçası duygu sömürüsüne kapalı olunmalı. Ve eğer bir konuyu yaparken kararsız kalınırsa vazgeçilmeli. Böylece ideal habere ulaşabiliriz.

Sağlık Habercisi Hekim Hatalarına İlişkin Dikkatli Olmalı
İdeal bir sağlık muhabir araştırmayı sevmeli, insan sağlığına meraklı olmalı, halkın sağlığını her zaman ön planda tutabilmeli. Hastalık ve kişi özelinde konuşmamalı. Sağlık habercisi, koruyucu hekimliği önemsemeli, hekim hatalarına ilişkin dikkatli olmalı, bilimsel araştırmaları incelemeli, güncel bilgileri takip etmeli, gerçekten alanında uzman olan kişilerden görüş istemeli. 



Konunun Uzmanı Olmadan Bilgi Veriliyorsa Bu İşte Bir Yanlış Var Demektir
Hekimlerle iletişimde belki de en büyük sorun onların fazlasıyla tıbbi terim kullanabiliyor olması. Tabii ki her hekim böyle değil. Yani haberi yapan biz konuyu anlamazsak vatandaşlara da doğru biçimde anlatamayız. Hekimlerle haber hazırlarken onlara “Yoldan geçen vatandaşın anlayacağı biçimde konuşalım” önerisini getirmeliyiz. Özel kurum, PR temsilcilerine gelince de biraz açık sözlü olmak gerekirse, onların da bu iş üzerinden ücret aldığını unutmamak gerekir. Yani onlar kazanacak diye kalkıp vatandaşları yanlış bilgilendirecek haberler yapılması çok yanlış olur. Mesela bir fizyoterapist kalkıp diyetlerle, kalp hastalıklarıyla ilgili bir şeyler anlatıyorsa ben bu işin içinde farklı şeyler arayabilirim. Konunun uzmanı olmadan bilgi veriliyorsa bu işte bir yanlış var demektir. Bu nedenle özellikle PR ve kurum temsilcilerine karşı biraz daha dikkatli olunması gerekiyor. Herkes aynı değil tabii ki ama bu tür olan fazlaca kurum var. 

Görsellik Sade Olmalı 
Dil ve anlatım yapısı sade ve herkesin anlayacağı şekilde olmalı. Görsel malzemelerde de bence fazlaca insan bedeni kullanılmamalı. Kanlı görüntüler alınmamalı. Yani görsellik de sade olmalı. Fotoğrafların kamu yararına olmasına, kamuyu bilgilendirme potansiyeline dikkat edilmeli. Toplumun geneli; yaşlısı, genci, hastası, panik atak olanı, eğitimlisi ve eğitimsizi düşünülerek; onlar üzerinde olası etkileri hesaplanarak fotoğraflar seçilmeli.



Program Sunucusu Sadece Ekran Işığı Var Diye İnternetten Bulunan Bilgilerle Yayına Çıkmamalı 
Sağlık haberlerinde halkı paniğe sürükleyecek türde konular seçilmemeli. Anonslarda “Yılda bilmem kaç milyon kişi ölüyor” gibi kesin hükümler kullanılmamalı. Konuklar işinin ehli uzmanlardan seçilmeli. Yani konusunun gerçekten uzmanı olmalı. Ticari kaygılar sağlık programlarında göz ardı edilmeli. Programlar için mutlaka bir denetleyici olmalı. Program sunucusunun da işin ehli biri olması gerekiyor. Sadece ekran ışığı var diye internetten bulunan bilgilerle yayına çıkmamalı. Konular da halkı gerçekten ilgilendiren, toplumsal sağlığı gözeten, bilgilendirici konular olmalı. Görsellikte de yine yaşlısı, kadını, erkeği, evhamlısı, fakiri, zengini düşünerek görüntü seçimi yapılmalı.



Blog Haberciliği Ülkemizde  Yeni Bir Alan, Yurtdışında Bu Alan Çok Etkin
Ben asıl branşı internet editörlüğü olan biriyim. İnternet ortamındaki sağlık haberciliğini çok da iyi bulmuyorum. Nedeni internet sitelerinde görev yapan arkadaşlarımız değil elbette. İnternet çok hızlı olunması gereken bir alan. Gün içerisinde sağlık kategorisine 50- 60 farklı haber girmeniz gerekebilir. Bu nedenle çok seçici olamayabilirsiniz. Her haberi doğrulatamayabilirsiniz. Güncellemeniz gereken kısımları güncelledikten sonra özel haber çıkarmaya zamanınız kalıyor. Okuyucu saatlerdir aynı haberlerin sayfanızda kalmasından sıkılıp bir daha sayfanızı ziyaret etmeyebiliyor. Böylece gazetelerdeki tiraj kaygısı internetteki hit kaygısı adını almış oluyor. Bu anlamda internet sitesi yöneticilerine de iş düşüyor. “Sağlık” kategorisi diğer kategoriler gibi değerlendirilmemeli. Hastanelerde hekimler sadece insan sağlığını düşünür. İnternet haberciliğinde de insan sağlığı düşünülmeli. Blog haberciliği ülkemizde de yeni bir alan. Aslına bakacak olursanız yurtdışında bu alan çok etkin. Dilerim ki ülkemizde de bu alan gelişir.

Komşu Tavsiyesiyle İlaç Alınmaması Gerektiği Gibi Her Habere de İnanılmamalı
Halk sağlık haberlerini, programlarını, internetteki yazıları  tıpkı ilaç gibi değerlendirmeliler. Komşu tavsiyesiyle ilaç alınmaması gerektiği gibi her habere de inanılmamalı. Mutlaka haberi hazırlayanlara vatandaşlar ulaşmalı ve merak ettikleri konuları sormalı. Haberlerin altında kaynak belirtilmeli. Özellikle de internet mecrasında buna önem gösterilmeli. Kişiler kaynağa dolaylı değil doğrudan ulaşabilmesi açısından önemli.”



Begüm Çelikkol Altuntaş Kimdir?
1983 İstanbul doğumlu. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul’da aldı. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü mezunu. Okul döneminde çalıştığı Ege Ajans’ta sağlık muhabirliğine meraklandı. Ajans müdürü Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan Kavaklı’nın Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görevlendirdiği dönemlerde “Evet ben bu işi yapabilirim, hem de seve seve” dedi. Daha sonrasında İstanbul’da doğum fotoğrafçılığı yaptı. Bunda üniversite dönemlerinde kadavra derslerine kaçak girmenin verdiği bir etkisi de var. 2006 yılında Habertürk’te Sağlık muhabiri ve editörü olarak resmen çalışmaya başladı. Habertürk’te yaptığı bir haberden dolayı Yazar Hıncal Uluç’tan “Profesör” unvanını da alınca işinden daha da bir keyif almaya başladı. Ayrıca aynı branşta farklı kurumlarda bulunan arkadaşları hem daha kaliteli hem de daha tecrübeli olduğu için onlarla da çalışmak keyifli geldiği için bu alanda devam etme kararı aldı. Şimdi de Yeni Şafak Gazetesi’nin internet sitesi www.yenisafak.com.tr’de Sağlık ve Ekonomi editörlüğü yapıyor. Aynı zamanda gazetenin haftasonu eklerine sağlık haberleriyle katkı sağlıyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge