Ana içeriğe atla

“BUĞDAY ÇİMİ İÇMEK KANSERİ TEDAVİ ETMEZ”

İnternette son dönemlerde kansere karşı alternatif tedavi olarak yayılan bazı yöntemlerin işe yaramadığını belirten  Türk Onkoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Özlem Er, “Buğday çimi içmek, Mercan Kökü yemek, Tilki Kulağı keserek kanser tedavi edilmez" dedi.

Uluslararası Onkoloji Günleri bu yıl 20-21 Eylül 2014 tarihleri arasında Muş’ta gerçekleşti. Toplantı kapsamında yapılan basın toplantısında konuşan Türk Tıbbi Onkoloji Derneği  üyesi  Prof. Dr. Özlem Er,  en önemli sağlık sorunlarından biri olan kanser konusunda farkındalık oluşturmak için düzenlenen etkinliğe katıldıklarını söyledi. Türkiye’de yaklaşık 350 bin ile 400 bin kanser hastası bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Er, " Türkiye'de yaklaşık 350 bin ile 400 yüz bin kanser hastası bulunmaktadır. Her yıl yaklaşık olarak 150 bin yeni kanser tanısı konmaktadır. Erkeklerde en sık görülen kanser akciğer ve prostat iken, kadınlarda ise meme kanseridir. Kanserin en iyi ve etkili tedavisi erken tanı ve korunma ile olur. Kanserin yaklaşık yarısını alınan önlemlerle azaltmak mümkündür. Önemli bir kısmı tütüne bağlı kanserdir. Tütün kullanımının önlenmesi, güneşten korunma, ideal kiloyu sağlama, düzenli spor yapma ve dengeli sebze ve meyvelerden zengin beslenme ile kanser sıklığını azaltabiliriz. Erken tanı ile birçok kanseri yüzde 90'ı geçen başarı oranları sağlamaktadır. Kanserin her evresin de tedavi konusunda çok önemli ve hızlı gelişmeler olmaktadır. " dedi.

Özellikle cilt kanseri olan melanomda immunoonkoloji tedavisinin uygulandığını söyleyen Er, "İmmunoonkoloji ise vücudun bağışıklık sistemini aktive ederek kanser hücrelerini yok etmesini sağlayan tedavi yöntemleridir. İmmunoonkolojik tedavilerin önemli rol aldığı kanserlerden biri cilt kanseri olan melanomdur. İlerlemiş melanom tedavisinde 2009’a kadar yalnızca kemoterapi uygulanmakta ve etkisi sınırlı iken dönüm noktası bağışıklık sistemini aktive eden ilacın etkili olduğu gösterilmiştir. Yaşam süresinde uzama ve uzun süreli kalıcı iyileşme sağladığı bir grup hasta olmuştur. Yani ilaçların geliştirilmesine ve kullanılmasına yol açmıştır. Kanser tedavisinde başarı hikayeleri devam etmektedir" diye konuştu.

Buğday Çimi İçerek ,  Tilki Kulağı Keserek Bir Şeye Ulaşmak Mümkün Değil
Buğday çiminin içilmesi gibi konulara internette bu gibi yazılarla karşılaştıklarını belirten Er, “Bunlarla karşılaşmamanız için Türk Tıbbi Onkoloji Derneği  olarak çalışma yapıyoruz.  www.kanser.org isimli internet sitemizde hem sağlık çalışanları için, hem de çalışanlar için alternatif tedaviler başlığı altında bilgilendirme var. Bunlara alternatif demek yanlış olur. Tamamlayıcı tıp uygulamaları var, gevşeme egzersizleri, spor yapmak, dua etmek gibi tamamlayıcı manevi yöne destekleyeceği  şeyler olabilir. Buğday çimi içerek , mercan kökü yiyerek, tilki kulağı keserek bir şeye ulaşmak mümkün değil. Eğer öyle olsaydı zaten  çok kolay olurdu, bu da gündeme gelirdi" diye konuştu.  

Önlenebilir İki Kanser Ajanına Dikkat Çekilmeli
Önlenebilir iki tane kanser yapan ajan olduğunu belirten Prof. Dr. Sıdıka Kurul, “Bunlardan bir tanesi sigara ve hava kirliliği, diğeri de güneş ışınlarıdır. Akciğer kanseri, sigaradan korunma ve çevre faktörlerinin minimalize edilmesi hava temizliği, ikincisi de güneş ışınlarına çok maruz kalırsanız cilt kanseri olursunuz” şeklinde konuştu.

Benlere Bıçak Değebilir
Melanom erken tespit edildiğinde öldürücü bir hastalık değildir” diyen Kurul, şunları dile getirdi: “Benlere bıçak değebilir. Ameliyatla  çıkarılması neredeyse melanomun neredeyse tümüyle önlenebilmesini sağlayabilir. Erken evre melanomun tedavisi cerrahidir. Bütün tedavi kararları, multi disipliner bir şekilde verilmelidir.”

Kanser Yüzde 40 Oranında Önlenebilir
Genç Birikim Derneği Başkanı Salih Yüce, kanserin 2030 yılında tüm dünyada yılda 20 milyon yeni hasta ve 12 milyon ölüme yol açarak ölüm nedenleri içinde birinci olacağının bilindiğini aktararak, şunları söyledi:  "Kanser, Dünya Sağlık Örgütü verileriyle de ortaya konulduğu gibi yüzde 40 oranında önlenebilir, erken yakalandığında ve doğru yöntemler kullanıldığında tedavi edilebilir, ileri vakalarda da yaşam kalitesi yükseltilebilir bir hastalıklar grubudur. Kanseri önleme faaliyetleri çerçevesinde öncelikle kanseri oluşmadan önlemek asıl amaç olmalıdır ki dernek olarak en önemli hedefimiz bunu sağlayabilmektir. Kontrolsüz güneşlenenler, ailesinde deri kanseri öyküsü bulunanlar ve yanlış yaşama alışkanlıkları gibi risk faktörlerini ortadan kaldırmak, korunma ile ilgili tedbirlerin alınmasını sağlamak ve toplumsal farkındalığı arttırmak kanserle mücadele konusunda yapılan toplumsal mücadelenin ana eksenini oluşturmaktadır.”

Kanser hastalığının nedenlerinin çok iyi bilinmesi ve başta aileler ve gençler olmak üzere toplumsal bir bilinç oluşturulmasının çocukların ve gençlerin kansere karşı korunabilmesi açısından hayati önem taşıdığını dile getiren Yüce, "Çocuklara, gençlere ve ailelere ulaşmak, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeleri konusunda bilinç kazanmalarını sağlamak kolaylıkla hayata geçebilecek bir konu değildir. Hastalar ve hasta yakınları bu sorunla her gün yüzleşen insanlar olarak, çevrelerine bu konuda bilinç kazandırabilmek için aktif roller üstlenebilmelidirler. Hastaların ve kanserle mücadele konusunda çalışan sivil toplum kuruluşlarının ulusal ve uluslararası gelişmeleri izleyebilmeleri, bunların aktif parçaları olabilmeleri ve tüm bunları paylaşabilmeleri için uluslararası platformlarda yer almaları, yurtdışında ve yurtiçinde düzenlenen faaliyetlere katılmaları gerekmektedir. Onkoloji Günleri bu konuda sivil toplum kuruluşlarına ve gençlik merkezlerine eşsiz bir imkan sunmaktadır. Onkoloji Günleri sayesinde Türkiye’den kansere karşı mücadele eden birçok sivil toplum kuruluşu uluslararası ve ulusal düzeyde ilişkilerini geliştirme fırsatı bulmuştur. Türkiye kanserle mücadele konusunda dünyaca tanınan çok başarılı bilim insanlarına sahiptir. Kanserin Türkiye’de geçmiş yıllara göre daha az korkulan ve tedavi edilebilir bir hastalık olması gerçeğinin arkasında Türk bilim insanlarının büyük mücadelesi vardır. Sivil toplum kuruluşları, tıp dünyasının yaptığı çalışmaların topluma aktarılması ve kansere karşı korunma konusunda büyük bir destek noktası olmuşlardır. Başka bir değişle tıp dünyası, hastalar ve sivil toplum birbirini tamamlayıcı roller üstlenmektedir. Bu kesimler arasında bir işbirliği olmaksızın kanserle mücadele konusunda büyük sonuçlar elde etmek çok zor olacaktır. Diğer taraftan çevresel kanserojenler konusuyla mücadele eden Türkiye’den ve dünyadan sivil toplum kuruluşları ve bilim adamları bulunmaktadır. Kansere karşı mücadele eden sivil toplum kuruluşlarının ve gençlik merkezlerinin bu geniş kesim ile bir araya gelmesi ve işbirliği yapmaları, konunun çarpan etkisinin artması ve daha geniş bir çevreye yaygınlaşmasına imkan sağlayacaktır. Bu yönüyle 6. Uluslararası ’Yeşeren Bir Bitki Onkoloji Günleri’ eğitsel hem de farkındalık yaratma boyutlarıyla dikkat çekici bir proje olma özelliği taşımaktadır” dedi.

Onkoloji Günleri’nin süreç içerisinde sadece Genç Birikim Derneği’nin düzenlediği bir proje olmaktan çıktığını belirten Yüce, sivil toplum kuruluşları, gençlik merkezleri ve uluslararası kuruluşların içinde yer aldığı bir network oluşumunu sağladığını kaydetti. Yüce, Tanıtma Fonu’nun katkılarıyla düzenlenen Onkoloji Günleri’ne uluslararası kuruluşlar, bilim adamları, kamu kurumları ve sivil toplum tarafından desteklenen ve uluslararası alanda tanınan bir etkinlik haline döndüğünü sözlerine ekledi.
Toplantıda  Prof. Dr. Ertuğrul Aydemir ve Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Şube Müdürü Tekin Güler  de yer aldı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge