Ana içeriğe atla

DOĞAL YA DA BİTKİSEL DENİLEN ÜRÜNLERE ALDANMAYIN!

“Bitkisel ya da doğal zararı olmaz diye bir şey yok” diyen Ankara Üniversite Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Pelin Koçyiğit, “Tam tersine bitkisel şeyleri ezip, karıştırıp ve kaynatıp cildinize sürdüğünüzde çok şiddetli tahrişlere neden olabilirsiniz.  Bu tamamen doğal ya da bitkisel denilen ürünlere aldanmayın” dedi.

Aynaya baktığınızda yüzünüzdeki, siyah noktalar ve sivilceler gözünüze daha çok batmaya başlıyor. Aklınıza dergide daha önce okuduğunuz bir tarif geliyor. “Doğal nasıl olsa” diye mutfakta verilen tarifi hazırlıyorsunuz. Kek hazırlar gibi bir karışım elde edip, yüzünüze sürüyorsunuz. Denilen süre kadar bekledikten sonra yüzünüzü yıkıyorsunuz ki, bu esnada bir yanma hissediyorsunuz. Aynaya baktığınızda yüzünüzün kıpkırmızı bir hal almış şekilde görüyorsunuz. Siyah nokta ve sivilceleri dert ederken, bu kez yüzünüzde büyük lekelerle karşılaşıyorsunuz. Acil şekilde doktora gidiyorsunuz ve bu kez lekelere çözüm arar hale geliyorsunuz.

Böyle bir durum ile karşılaşan kişi sayısı gün geçtikçe artıyor. Çünkü, televizyon, gazete ve dergilerde, tamamen doğal diye verilen tarifler cilt tipine ve hassasiyetine göre  verilmediği için acı sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Cildinizde sorun olduğunda hemen bir dermatoloğa gitmeniz ve doğru tedaviye başlamanız gerekir.

Unutmadan alışveriş merkezlerinin kozmetik bölümünde, kendilerini uzman olarak tanımlayanlardan da cilt bakımı konusunda danışmamak gerekir. Doktorunuzun önerdiği, eczanelerden temin edeceğiniz ürünleri tercih etmeniz, sağlıklı ve parlak cilde sahip olmak için en doğru yoldur. 

Ankara Üniversite Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Pelin Koçyiğit, sağlıklı cilt için neler yapılması gerektiği ile ilgili soruları yanıtladı.

Düzenli cilt bakımı yapılmalı mı?
Evet yapılmalı. Ancak bundan kastettiğimiz, cilt yapısına ki kişiden kişiye değişir. uygun bir şekilde temizlenmesi, nemlendirilmesi ve korunmasıdır. Korunmasının içine de öncelikle güneş ve diğer fiziki faktörlerden korunmak girer. Temizlenmiş, nemlendirilmiş ve korunmuş olan bir cilt düzenli bakımı yapılmış cilttir. Bunun dışında cildin ihtiyacına göre profesyonel bir takım uygulamalar da gerekir. Ama bunun mutlaka cildin ihtiyacına göre yapılması gerekir. Yani tek tip cilt bakım prosedürü yok. Yağlı mı, karma mı, akneye yatkın mı yoksa leke sorunu olan bir cilt mi olduğuna bakmak gerekir. Profesyonel ihtiyacı neyse ona göre de profesyonel bakım yapılır. Kişinin zaman içerisinde de ihtiyacı değişir.

Cilt bakımı yaptırınca cilt alışır mı? Cilt bakımı yaptırmak gerekli mi?
Bir kişinin zaman içerisinde ihtiyaç duyduğu bakım değişir. O nedenle başlayınca hafta da bir ya da ayda bir yaptırmakla ilgisi yoktur. Deri yüzeyinde yağlanması varsa lekelenmesi varsa, yüzey matlaşmışsa onların hepsine uygun gerekli işlemler yapılır. Standart herkese uygulanacak bir cilt bakımı yoktur. Herkesin ihtiyacına göre uygulanır.

Parlak cilt mi yoksa mat cilt mi sağlıklıdır?
Parlak cilt sağlıklıdır. Parlaklıktan kastedilen yağlanma değil. Canlı ve taze görüntüdür. Yağlanma da parlak görüntü yapar ancak ikisi aynı şey değildir.

Cilt bakımı için evde uygulanan karışımlar öneriliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?Kesinlikle, hekimin önerdiği karışım dışında bir şey kullanılmasınlar. Hekim, kişinin cildine uygun ürünleri önerecektir. Alerjik reaksiyonlara yatkın olup olmadığını ya da tahriş olmaya müsait bir cilt mi olduğunu hekim belirler ve neye ihtiyaç varsa ona göre uygulama yapar.

Televizyon ve dergilerde önerilen karışımları kimse yapmasın.  Çünkü herkesin derisinin özelliği farklıdır. İhtiyaç duyulan ürünler, medikal olarak test edilmiş şekilde uygulanmaya hazır şekilde piyasada zaten var. Hekim bunu zaten önerir, karışım verilecekse de hekim o kişinin cilt yapısına göre verir. Herkese genel önerilen karışımların yan etkisi ile çok farklı hastalar geliyor. Bu durumu düzeltmemiz çok daha zor oluyor.

Doğal ürünlerin cilde zararı olmaz algısı doğru mu?
Bitkisel ya da doğal zararı olmaz diye bir şey yok. Tam tersine bitkisel şeyleri ezip, karıştırıp ve  kaynatıp cildinize sürdüğünüzde çok şiddetli tahrişlere neden olabilir. Alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Birçok ürün, bitkilerden elde ediliyor, ancak bazı işlemlerden ve testlerden geçirilmesi gerekiyor ki, cilde sürülmeye uygun hale gelsin. Bu tamamen doğal ya da bitkisel denilen ürünlere aldanmayın. Cildinize uygun olduğunu ya da o karışım cildi tahriş etmeyecek özelliğe sahip mi,  ne var içinde bilinmeli.

Sabah ve akşam ayrı krem kullanmalı mı?
Kullanılan kremlerin içerikleri özellikle gece kullanılan kremler, yüzde yoğun bir nemlenme veya örtücü özelliklere sahiptir. Gündüz kullandığınızda rahat kullanamazsınız. Ciltte bir tabaka oluşturabilir, daha yoğun yağlı bir görüntü bile oluşturabilir veya güneş ışığında kullanılmaması gereken bazı maddeler vardır. Onları gece kullanıyoruz.
Gündüz kremleri güneş ışığından etkilenmez daha kullanıma uygun, daha hafif içerikli kremlerdir ve onları gündüz tercih ederiz. Bunları yine dermatoloji uzmanı belirlemelidir.
Gündüz ve gece krem ayrımı var, özellikle de güneşle etkileşimi olan maddelerin gündüz saatlerinde kullanılmaz, gece kullanılmaları gerekir.

Anti-aging kremler işe yarıyor mu?
Bir miktar yarıyor. Ancak mucizevi etkileri yok. Kırışıklığı önlemek için yapılacak birçok işlem var. Sadece kremi sürerek kırışıklıktan kurtulmak gerçekçi bir beklenti değildir. Ama faydası var. Kremlerle birlikte diğer işlemler yapılmalı ki gerçekten etkisi olsun.

Yüze sürülen tonik gerçekten gözenekleri sıkıştırıyor mu?
İçeriğine bağlı olarak, gözenekleri sıkılaştıracak maddeler varsa elbette, etkili oluyor.

Siyah noktaların tedavisinde neler yapılmalı?
Siyah noktaları sıkmamalı. Siyah noktalar bir süre sonra sivilce haline de gelebilir, siyah nokta olarak da kalabilir. Cildimizde yağ bez birimi var ve bu kanalda bir tıkanıklık oluyor. Siyah nokta bu nedenle oluyor. O tıkanıklığı açan ve yeniden oluşmasını engelleyen kremler, solüsyonlar var. Deri yüzeyini hafif soyucu etki gösteren yöntemler de uyguluyoruz. Bu biraz zaman alıcı bir bakım. Temelinden çözmek gerekiyor. Kimyasal peelingler de bu amaçla kullanılıyor. Deri yüzeyini açıyor.

Leke açıcı kozmetik kremler etkili oluyor mu?
Kremin ne içerdiğine bağlı, içeriğinde her leke açıcı her kişiye uygun olmayabilir. Birkaç farklı aktif madde içeren leke açıcıların kullanılması gerekebilir. Tek başına yeterli olmayabilir ama genelde cilt tedavisi yaparken, yapılan işleme ek olarak leke açıcı kremler de veririz. Hastanın onları da kullanması lazım ama hepsinden öte güneş koruma olması lazım. Güneş koruması iyi olmadan hiçbir işlemin ya da kremin etkisi olmaz.

Cilt lekeleri için ne yapılmalı?

Mutlaka cildi, dermatoloğun görmesi lazım. Ona göre kombine bir tedavi planlıyoruz. Hastanın evde kullanacağı leke açıcı kremler, güneşten koruyucular, kimyasal peeling ve mezoterapi gibi leke açıcı kozmetik tedaviler yapıyoruz. Lazer tedavileri de uygulayabiliyoruz. Bunların hepsi bir arada uygulandığında ve doğru kombinasyon yapıldığında çok da başarılı sonuç veriyor.

Hamilelikte oluşan lekeleri  önlemek için ne önerirsiniz?
Hamilelikte, melazma denilen leke oluyor. Doğumdan sonra normal leke tedavisi uygulanıyor. Hamilelik sürecinde iyi bir güneş koruyucu kullanmalı. Çok fazla vakit kaybetmeden, erken dönemde tedavi edilmelidir.
 

Yorumlar

Unknown dedi ki…
Bilgilendirmeniz için teşekkür ediyorum.
Önemli bir konun "doğal" tanımlaması olduğunu düşünüyorum. Sizi de bahsettiğiniz şekilde "doğal" ifadesi bazen yanlış ve yanıltıcı şekilde kullanılıyor, belki bazen de tam aksine, yine yanlış şekilde kullanılamıyor. Örneğin, "organik" benzeri bir genel kabul gören tanımlama olmadığı için her yanlış kullanımda veya kaçan fırsatta tüketici yanıltılıyor, fırsatlar kaçıyor.
Saygılarımı sunuyorum.
ecem dedi ki…
Bu konularda daha fazla paylaşımların yapılması gerekiyor. Özellikle bitkisel ürünlerin bilinçsizce kullanılması sonucun da karşılaşılacak durumlar.. Tv. de ya da sosyal medyada tanıtımı yapılan bitkisel yada doğal hiçbir ürünün zararları konusunda bilgi verilmiyor. Sanki zararsızmış, yan etkisi yokmuş algısı yaratılıyor. Emeğinize sağlık. Bu tür yazılarınızın devamını bekliyoruz.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge