Ana içeriğe atla

GENÇ TÜRK BİLİM KADINININ GURUR VEREN BAŞARISI

Başarılı çalışmalarıyla adından sıkça söz ettiren Stanford Üniversitesi’nde araştırmacı olarak çalışan Gözde Durmuş, MIT Technology Review dergisinin "35 Yaş Altı Yenilikçiler Listesi (Innovators Under 35, TR35)’ne seçildi. 
 
MİT Technology Review dergisi editörleri, 1999 yılından beri her yıl tüm dünyadan “öncü”, “vizyon sahibi”, “girişimci”, “yenilikçi” ve “insanlara fayda sağlamayı amaçlayan” kategorilerinde en yetenekli gençleri seçiyor. Çalışmalarıyla bilim dünyasında adından söz ettiren Dr. Gözde Durmuş, “öncü” kategorisinde “tıpta ve biyolojide çığır açan liderlerden birisi” olarak "35 Yaş Altı Yenilikçiler Listesi’nde” yer aldı. 
 
MIT Technology Review Dergisi, dünyayı değiştirecek liderlerin tespit edilmesinde bir dünya lideri konumunda. Listenin önceki kazananları arasında Google’un kurucuları Sergey Brin ve Larry Page, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, Apple'ın baş tasarımcısı Jonathan Ive bulunuyor.
 
Daha önce bu ödüle seçilmiş insanların ortak noktası, ilerleyen yıllarda da kariyerlerinde büyük başarılara imza atmış olmaları. Google’ın ve Facebook’un kurucularıyla aynı listede yer alan Dr. Durmuş, bu ödüle yıllar boyunca layık görülmüş olan ve Türkiye’den seçilmiş çok az sayıdaki başarılı isimden birisi.
 
“Hücrelerin Ayağını Yerden Kesti”
Gözde Durmuş  2007 yılında ODTU Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünü bitirdikten sonra Fulbright bursunu kazanarak yüksek öğrenimi için Amerika’ya gitti. 2013 yılında Brown Üniversitesi’nde biyomedikal mühendisliği doktorasını bitirdikten sonra Stanford’da doktora sonrası çalışmalarına başladı. Dr. Gözde Durmuş bu listeye seçilmesini sağlayan çalışmasını şöyle özetliyor: “Hücreler herhangi bir biyolojik değişime girdiğinde; kanserli hücreler çoğalırken, ölürken ya da ilaçlara yanıt verirken, fiziksel değişikliklere de uğrarlar. Örneğin, kanser hücreleri yumuşar ya da yoğunlukları değişerek hafif ya da daha ağır hale gelirler. Bu değişikleri çok hızlı, basit ve düşük maliyetli şekilde tespit etmek için, mıknatıslar arasında tek bir canlı hücreyi yerçekimsiz ortamda “uçurabilen” ve yoğunluğunu çok hassas şekilde ölçebilen bir teknoloji geliştirdik. Bu aletle her hücrenin kendine has bir manyetik özelliği olduğunu gösterdik. Kırmızı kan hücresi, beyaz kan hücresi, kanser hücresi ve bakteri hücresi; hepsinin kendine özgü bir manyetik hassasiyeti var. Çok ucuz ve kullanımı çok basit teknoloji, biyoloji ve tıp dünyasında farklı birçok alanda kullanım potansiyeline sahip.”
 
 
“Antibiyotik Direnciyle Savaşmak için Çok Hızlı ve Ucuz Antibiyotik Duyarlılık Testi”
Bu teknolojinin en heyecan verici kullanım alanı, antibiyotik duyarlılık testinin süresini birkaç günden bir saate düşürmesi. Başka bir deyişle, hasta olup doktora gittiğimizde, doktor önce hastanın şikayetlerini hafifletir ve ne tür bir antibiyotiğe ihtiyacı olduğunu anlamak için idrar veya kan örneği alır ve laboratuvara gönderir. Birkaç gün süren bu laboratuvar taramaları sonucunda, enfeksiyona sebebiyet veren bakteri bulunup antibiyotik duyarlılığı ölçülür ve hastanın kullanması gereken antibiyotik tespit edilir. Hastanelerde geleneksel tekniklerle doğru antibiyotiğin bulunması birkaç gün sürüyor, bu süre zarfında da hastalar geniş spektrumlu antibiyotiklerle tedavi ediliyor. Ancak, literatüre göre bu antibiyotiklerin yanlış ve de gereksiz olma riski ya da ihtimali ise yüzde 50. Bu durum ne yazık ki son yıllarda herkesin korkulu rüyası haline gelen antibiyotik direncinin ve tedavi edilmez hastalıkların yayılmasında en büyük etkenlerden biri.
 
Enfeksiyon Tedavisi için En Doğru Antibiyotiği En Kısa Zamanda Bulabilme İmkanı Sunulacak
Enfeksiyonların tedavisi için en doğru antibiyotiği en kısa zamanda bulabilmek için, Dr. Durmuş yeni bir teknik geliştirdi. Beyaz kan hücreleri, kırmızı kan hücreleri, kanser hücreleri gibi, bakteri hücrelerinin de yerçekimsiz ortama koyulduğunda farklı bir yüksekliğe “uçtuğunu” gösterdi. Aynı bakteri hücreleri belli bir antibiyotiğe tabi tutulduğunda ise hücrelerin çok hızlı yoğunluk değişiminden dolayı aynı yüksekliğe çıkamadığını gözlemledi. Bu değişimler, 1 saatten kısa bir sürede tespit edilebiliyor. Bu sayede, enfeksiyonun tedavisi için en doğru antibiyotik günler süren laboratuvar tekniklerini kullanmaksızın yaklaşık bir saat içinde hızlıca bulunabiliyor.
 
 
Kanserin Erken Teşhisi için Ucuz, Hızlı, Taşınabilir ve Cep Telefonuyla Uyumlu Test 
Bu ölçümler ayrıca basit bir kan testiyle çok nadir olan kanser hücrelerinin tespitinde ve diğer sağlıklı hücrelerin ayrıştırılmasında kullanılıyor. Milyarlarca kan hücresi arasından çok nadir görülen kanserli hücreleri çok hızlı bir şekilde (20 dakikadan az bir sürede) tespit edebiliyor. Gözde Durmuş, Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS) dergisinde yayımlanan en son çalışmasında kandan ayrıştırılan hücrelerin farklı ilaçlara karşı nasıl davrandıklarını da bu “sıvı biyopsi” teknolojisi sayesinde hızlıca tespitinin mümkün olduğunu göstermişti. “Sıvı biyopsi” sıklıkla yapılabilir, gerektikçe tekrarlanabilen daha hızlı ve ağrısız bir yöntem. Durmuş, böylelikle, hastaların ve hastalığının seyrinin sürekli takibini kolaylaştırıp; doğru ilaçla tedavi edilme sansını arttıracağını düşünüyor. Geliştirdiği bu teknolojinin, özellikle kanser tedavisinde hızla önem kazanan “kişiye özel tedavi (precision medicine)” uygulamalarını daha da ileriye taşıyacağını belirtiyor. Dr. Durmuş, “Buluşumuzun diğer büyük bir avantajı da ucuz, kullanımı kolay ve taşınabilir olması. Böylelikle ister hastanedeki klinik laboratuvarlarda ister hastanın evinde de kolayca kullanılabilen testler geliştirebiliyoruz“ diyor.
 
Bu Uygulamalar Amerika’da Rutinde de kullanılabiliyor mu ?
Bu uygulamalar şu anda Stanford Tıp Fakültesi hastaneleriyle ortaklaşa klinik çalışmalarla deneniyor.  Kanser hastalarından alınan örneklerden kanda dolaşan kanserli hücre sayısı tespit ediliyor. 
 
Gözde Durmuş ödülünü Kasım ayında Boston’da düzenlenecek özel bir ödül töreniyle alacak.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge