Ana içeriğe atla

“TIP EĞİTİMİNDE İLETİŞİM TEKNİKLERİ İLE FARK YARATACAĞIZ”

Doktor, hasta ve hasta yakını arasındaki iletişimi önemseyen Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi, birinci sınıftan itibaren iletişim ve mesleki beceri eğitimi, bilimsel ve etik yaklaşım kazandıran programı ile fark yaratmayı hedefliyor.

Son yıllarda yaşanan iletişim sorunlarına çözüm aranıyor. Tıp fakültelerinde iletişim tekniklerinin teorik ve uygulamalı olarak derslerinin verilmesi durumu sık sık gündeme geliyor. Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde de iletişim teknikleri dersi birinci sınıftan itibaren müfredatta yer alıyor. Ayrıca hekimlerin, bilgi teknolojilerini iyi kullanabilmeleri ve uygulamalarına taşıyabilmeleri için bir programda yer alıyor.  Çekirdek eğitim programı uygulanıyor. Klinik simülasyon eğitimi, profesyonellik eğitimi, klinik beceri eğitimi, araştırmacı hekim rolü olarak bakıldığında en güçlü oldukları alanlardan bazıları…

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Nadi Bakırcı, eğitim sistemleri ve yenilikleri hakkında sorularımı yanıtladı.
 



Tıp fakültesine kontenjanınız kaç ve burslu öğrenci var mı?
Bu yıl Tıp Fakültesine 70 öğrenci aldık, bunların 40’ı yüzde 100 burslu, 30’u yüzde 50 burslu idi. Bu sene burssuz öğrencimiz yok.

Tıp eğitiminde nelere dikkat ediyorsunuz?
Hem teorik bilgisi hem de pratik becerileri yüksek hekimler yetiştirmek istiyoruz. Mezunlarımızın bilimsel düşünen, kanıtları eleştirel değerlendirebilen, etik değerlere sahip, iyi iletişim kurabilen ve teknolojiyi uygun şekilde kullanabilen hekimler olması da bizim eğitim programını tasarlarken ve uygularken dikkate aldığımız konular oldu. Sağlığı bir hak olarak algılaması ve toplumun sağlık sorunlarını anlayıp çözüm üretmesi de önemli. Bu anlamda programda temel bilimler, klinik tıp, sosyal bilimleri entegre ettik.  Öğrenme ortamlarını da bu anlamda çeşitlendiriyoruz; uygulamaları sadece hastanelerde değil toplumda, birinci basamakta, klinik simülasyon merkezinde de ağırlıklı olarak öğrenme ortamları yaratmaya dikkat ediyoruz. Programımızı her aşamasında değerlendiriyoruz. Bu da bizim için çok önemli. Her yıl burada elde ettiğimiz veriler doğrultusunda programda iyileştirmeler yapıyoruz.



Klinik simülasyon merkeziniz çok farklı imkanlar sunuyor. Merkez hakkında bilgi verir misiniz?
Klinik ve mesleki beceriler için ilk yıllardan itibaren, gerçeğe yakın ortamlarda özellikle ilk yıllarda simüle ortamlarda çalışmaya başlıyoruz. Bir klinik simülasyon merkezimiz var. Bu merkez gerçek anlamda bize çok farklı ve geniş olanaklar sunuyor. Öğrenciler birinci yıldan itibaren burada eğitim almaya başlıyorlar. Hastalarla karşılaşmadan önce bunun simülasyonlarını yapıyoruz. Öğrenciler staj döneminde hastalarla karşılaştıkları zaman, becerilerini bir düzeye kadar getirmiş oluyorlar ve daha güvenli bir klinik uygulama şansına sahip oluyorlar.

İletişim becerileri eğitimi adında farklı bir program uyguluyorsunuz. Neden böyle bir eğitim hazırladınız?
İletişim becerileri alanında programımızda, hasta görüşmeleri simüle ediliyor. Temel ve ileri iletişim becerileri dersleri veriliyor. Mesela zor durumda hasta ile iletişim kurmak,  kötü haber vermek gibi zor ve karmaşık durumlarda iletişim kurulması için çalışmalar yapılıyor. Bunun hekimlik uygulamalarında çok önemli bir yeri var ve programda bunun için önemli bir yer ayırmış durumdayız.
 
 
Her hekim bilim insanı olarak yetişmeli mi?
Her hekim adayını bilim insanı olarak yetiştirmeyi hedefliyoruz. Araştırma konusuna çok önem veriyoruz. Öğrenciler bir araştırmayı başından sonuna kadar ilk yıllardan itibaren, planlayıp, uygulayıp, sonuçlarını paylaşabilecek duruma geliyorlar. Kanıta dayalı tıp eğitimine önem veriyoruz. Yayınları eleştirel okuma becerileri ediniyorlar. Programı başarıyla tamamlayan öğrencilerimiz için bilimsel araştırmalardaki hata kaynaklarını anlamak, bu gözle bir bilimsel araştırmayı eleştirel değerlendirmek sorun değil
.

Toplum sağlığı konusunda eğitimlerinizde ne gibi farklılıklar var?
Hastalık ve sağlığın toplumsal boyutlarını kavrama ve açıklayabilme becerileri ediniyorlar. Toplumun sağlık sorunlarını yakından inceleme ve çözüm üretme için çalışmalar yapıyorlar ve birinci basamakta hekimlik uygulamalarına katılma olanağı buluyorlar özellikle eğitimlerinin ileri aşamalarında. İlk yıllarda da toplumdaki sağlık hizmetlerini görme ve değerlendirme olanakları var. Halk Sağlığı Müdürlüğü ile yaptığımız bir protokol kapsamında Gaziosmanpaşa ve Ümraniye bölgeleri bizim eğitim ve araştırma bölgelerimiz oldu. Öğrencilerimiz buralarda hem birinci basamakta hem de halk sağlığı uygulamalarında eğitim alıyorlar.

Tıbbi etik konusuna önem veriyoruz. İnsan haklarından başlayarak, insan onuru ve tıp etiğinin özellikli konularına uzanan bir koridorumuz var. Yani birinci sınıfta başlayan eğitim, ileri sınıflarda bu alanda daha karmaşık durumlarla ilişkilenerek devam ediyor. Örneğin araştırma etiği, ötenazi gibi konuların dışında tıbbi teknolojinin kullanımı gibi konular da yer alıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge