Ana içeriğe atla

KÖTÜ ANILARI OKSİTOSİN Mİ SİLİYOR?

Sevdiğimiz insanlara karşı güven duygumuzun nasıl oluştuğunu hiç düşündünüz mü? En çok sevdiklerimiz en çok kırıldıklarımızdır aslında! Kırılmalarımız, küskünlüklerimiz yerini kısa sürede tekrar sevgiye ve güvene bırakır. Çünkü kötü anılarımız silinir! 

Kötü anılarımızı kısa süreli hafızadan silen ise Oksitosin adındaki bir hormondur. Oksitosin ile ilgili uluslararası indeksli dergilerde 70’den fazla yayını bulunan ve beynimizin çalışması üzerine çok farklı araştırmalara imza atan İstanbul Bilim Üniversitesi Deneysel Tıp ve Ar-Ge Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Oytun Erbaş, bu hormon hakkında çok farklı bilgiler verdi. 

Oksitosin nedir? 
Oksitosin, kelime anlamı olarak hızlı doğum demektir. Beynimizde bulunan hipofizden salınan bir hormondur. Hipofiz beynimizde, iç salgı bezlerini kontrol eden organdır. Burnumuzun arkasında iki bölümü vardır, ön ve arka hipofiz olarak adlandırılır. Oksitosin, arka kısmından salınıyor. 

Ne zaman salgılanır?
Oksitsoin’in, doğum yaklaşırken kanda oranı yükselir. Rahim (Uterus) kasılmasını sağlar ve doğum gerçekleşir. Mesela, Hipofizi çıkarılan hayvan doğum yapamaz.
Doğum sonrasında da Oksitosin’in görevi bitmiyor. Memedeki süt yapan bezleri kasıyor, böylece sütün bebeğin ağzına gelmesini sağlıyor. 

Oksitosin’in iki görevi var. Biri doğumu gerçekleştirmek, diğeri de sütün çocuğun ağzına gelmesini sağlamaktır. Oksitosin sütü yaptırmaz sütü fışkırtır, sütü yapan Prolaktin hormonudur. 
Erkeklerde ejekülasyonda Oksitosin salınır. Orgazm sırasında Oksitosin seviyesi pik yapar. 

Oksitosin ne zaman artar, ne zaman azalır?
Sosyal etkileşim sırasında kanda oranı artar. İnsanlar sosyal yaşamak zorunda. Ancak yeni görülen nesnelere karşı korku duyarız. Bu da strestir, her yenilik bir strestir. Yeni ortam ve yeni insanlar da birer strestir. Streste her türlü hormon artar kanda; İnsülün de artar, Kortizol da artar, Oksitosin de artar. 

Oksitosin stresi önlüyor mu?
Oksitosin stres devrelerini baskılıyor, güven ortamı oluşturuyor. Eğer güven ortamı oluşması gerekiyorsa, ortamda korkulacak bir şey olmadığını söyleyecek şey Oksitosin’dir. Onun için yeni bir ortama girildiğinde, can sıkıcı her hangi bir olay yoksa anksiyete hissedilmiyorsa Oksitosin artıyor. Çünkü Oksitosin stres devrelerini kapatıyor. 

Kadın erkek ilişkilerinde ya da farklı ortamlarda Oksitosin artıyor, korku devrelerini kapatıyor ve stres ortadan kalkıyor. Stres devreleri kapanınca da aynı yerde oturulabiliyor. Oksitosin olmasaydı stres devreleri kapanamazdı. 
Yeni bir insan ile tanıştığınızda ve stres olduğumuzda bütün hormonlar artar, Oksitosin’in buradaki önemli görevi “güven” yanıtını oluşturmasıdır. 

Güven duymak için unutmamızı nasıl sağlıyor?
Oksitosin kısa belleği siliyor. Kötü bir davranışta bulunan arkadaşın ya da sevgilinin hatasını Oksitosin siler. Yeni doğum yapan annelerde Oksitosin yüksektir, sonra çektiği acıyı unutuyor. Güvenmek için acı veren anıların silinmesi gerekiyor.  Oksitosin, bir bireyin uzun dönem güvenmesini sağlıyor. Stresi baskılıyor ve kısa dönem belleği siliyor. 

Oksitosin doğal yolla nasıl artar?
İnsanların birbiriyle tokalaşması, sarılmaları Oksitosin’i artırır. Anneanne, babaanne, dedelerin olduğu büyük ailelerde yaşayan kişilerde daha fazla Oksitosin salgılanır. Oksitosin vücutta stresi azaltıp, huzuru artırdığı için iltihabi hastalıkları da azaltır o nedenle büyük ailelerde damar sertliği gibi hastalıklar daha az görülür.  Bu da yaşamın uzamasında en önemli faktördür.  

Oytun Erbaş kimdir?
İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesinde Yardımcı Doçent olarak görevine devam etmektedir. Ayrıca Bilim Üniversitesi Deneysel Cerrahi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü olarak görev yapmaktadır. Çalışma alanları inflamasyon ve psikiyatrik ilişkiler, oksitosin, epilepsi, metabolik sendrom ve diyabetik komplikasyonlardır. Esas çalışma alanları oksitosin, psikiyatrik hastalıkların mekanizmaları, otizm, hayvan modelleri ve ilaç araştırmaları, EEG, EMG, EKG ve diyabet ve metabolik hastalıkların semptomlarıdır. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge