Ana içeriğe atla

ANNE ÇOCUĞUNDA ALERJİ İLE İLGİLİ HANGİ BELİRTİLERE DİKKAT ETMELİDİR?

Alerji birçok insan için zor olurken, çocukların hayatını kabusa çevirebiliyor. Bu süreçte de doğru uzmana gitmek ve nasıl bir yol izlenmesi gerektiği bilinmeyebiliyor. 

Medyada ve sosyal medyada yer alan alerji haberlerine ve yazılarına karşı dikkatli olmak gerekiyor. Çocuklarda alerjinin nedenleri, hangi durumda olduğu ve ne gibi tedavi yöntemleri uygulanacağı ile ilgili bilgi kirliliği içerisinde ebeveynler bazen çaresiz kalabiliyorlar. Bu durum ile başa çıkabilmenin en iyi ve sağlıklı yolu ise gerçek uzmanlara danışmaktır. Hacettepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Enis Şekerel, alerji ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı. 

Alerji nedir? 
Vücudumuzun hem bakteri, virüs, parazit gibi dış etkenlere hem de kanser gibi iç etkenlere karşı korunması bağışıklık sistemi denen bir sistem ile sağlanmaktadır. Bağışıklık sistemi, vücudumuz için zararlı bir etken ile karşılaştığında onlara karşı güçlü tepkiler verir ve onları ortadan kaldırarak bize zarar vermelerine engel olur. Bu tepkiler genelde vücudumuz için rahatsızlık verici niteliktedir ve tepkinin gerçekleştiği bölge veya sistemde yoğun olarak hissedilir. Ayrıca vücut sıcaklığının yükselmesi, kırgınlık ve iştahsızlık gibi genel belirtilerde bu yerel bulgulara eşlik edebilir.  Oysa bağışıklık sistemi, vücudumuz için zararlı olmayan yabancı bir etken ile karşılaştığında tepkileri çok daha ölçülüdür ve bunlar kişiye rahatsızlık vermez. 

Alerji, vücudumuz için zararlı olmayan yabancı bir maddeye karşı bağışıklık sistemimizin gereğinden fazla tepki vermesidir.  Alerjik bünye ise, bağışıklık sistemimizin bu hatalı tutum ve davranışa sahip olması olarak tanımlanabilir.  

Anne çocuğunda alerji ile ilgili hangi belirtilere dikkat etmelidir?
Alerjik hastalık belirtileri çok farklı şekillerde ortaya çıkar. Çünkü alerjik reaksiyonda değişik organ ve sistemler farklı derecelerde etkilenebilir. Etkilenen organ veya sisteme ait bulgular reaksiyonun şiddetine göre değişiklik göstermekle birlikte bunlar alerjen maruziyeti ortadan kalktığında kaybolma eğilimindedir. Bu yakınmalar, cilt etkilendiğinde döküntü, kızarıklık, kabarıklık, şişlik ve kaşıntı ile seyrederken sindirim sistemi etkilendiğinde bulantı, kusma, gaz sancısı, kabızlık ve ishal şeklindedir. 

Solunum sistemi etkilenmesi durumunda uzun süren ve gece artış gösteren öksürük, göğüsten gelen hırıltı, hışırtı, nefes darlığı, burun akıntısı ve tıkanıklığı, aksırık, tekrarlayan orta kulak ve sinüzit sorunları şeklinde ortaya çıkar. 

Dolaşım sistemi etkilenmesi ise, doğrusu hiç hoşumuza gitmeyen bir durumdur. Ani gelişen yüzde solgunluk, tansiyon düşmesi ve çarpıntı şeklinde gerçekleşir. Bazen birden fazla sistemin etkilenmesine bağlı olarak bu yakınmaların çoğu ve hatta tümü birden görülebilir.

Ne gibi durumlarda hangi uzman hekime başvurulmalıdır?
Öncelikle rutin olarak her çocuğun bir alerji uzmanına muayene edilmesine ve alerji için test yapılmasına gerek yoktur. Ama alerjik hastalıklar toplumda en yaygın görülen sorunlardır ve yaklaşık çocukların 4’te birinin alerjik olduğu bilinmektedir. Ebeveynlerin, çocuklarında standart tedavilere yanıt vermeyen veya yanıt verse de tekrarlama özelliği gösteren yakınmalar varlığında alerjiden şüphelenmeleri ve bir alerji uzmanının görüşünü almaları yerinde olacaktır. 

Alerji teşhisinde kullanılan test ve yöntemler nasıl uygulanır?
Alerji tanısını koymada uzun yıllar cilt testleri ve kan testlerinden yararlandık ve hala daha yararlanıyoruz. Bu testlerden cilt testleri çok ucuz, pratik, hızlı, basit ve güvenilirdirler. Kan testleri ise nispeten daha pahalı ve daha fazla zaman alan testlerdir. Genelde her ikisi de hastaya fazla sıkıntı vermeyen tetkiklerdir. 

Bugün bu testlerin yanında özelleşmiş test ve yöntemlerden özellikle alerjen ile hastayı karşılaştırma uygulamalarından çok daha fazla yararlanıyoruz.  Çünkü cilt ve kan testleri pozitif olmasına karşın hastanın alerjeni tolere ettiğini veya testler negatif olduğu halde hastanın alerjeni tolere etmeyebileceğini biliyoruz. Bu uygulamada hastayı giderek artan dozlarda o alerjene maruz bırakıp vücudun verdiği tepkileri çok yakından takip ediyor ve ortaya çıkacak alerjik reaksiyonu erkenden ve şiddetli olmadan kontrol altına alabiliyoruz. Böylece hastalarımızın hayatlarını bir kabusa çeviren kısıtlamaları azaltabiliyor ve sorunların gerçek nedenini bularak, hayat kalitesini artırabiliyoruz. Ancak bu karşılaştırma testlerin, sahip oldukları riskler nedeniyle, özelleşmiş, deneyimli, yetkin ve donanımlı merkezlerde yapılması gerekiyor. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge