Ana içeriğe atla

Kişisel gelişim mi psikoloji mi?

Her gün hayatı daha güzel yaşamak adına çok farklı önerilerle karşılaşıyoruz. Enerji gönderenler ya da motivasyon koçluğu yaptıklarını iddia eden kişisel gelişim uzmanlarını görüyoruz. 

Hayatı daha güzel yaşamak için eğitim veren ve kitap yazanların eğitimlerini incelendiniz mi? Kişisel gelişim adında verilen önerileri uygulayanların, belli bir süre sonra psikolojilerinde derin yaraların açılabileceğini hiç düşündünüz mü? Bu konuyu Uzm. Psikolog Tarık Solmuş ile konuştuğumuzda,  “Yıllarca sevgiden, sevmekten bahseden bir yazar intihar etti. Jüpiter’den enerji getirtip insanlara içsel keşif sunan başka bir kişi bir meslektaşımdan depresyon tedavisi gördü. Benim çok samimi ve net bir önerim var; tüm bu kişisel gelişimcilere birer kişilik ölçeği testi uygulayalım. Bakalım bu kendini eşsiz keşfetmiş insanların özellikle de çocukluk dönemlerinde ne tür yaşantıları var?” dedi. 

Kişisel gelişim için piyasada yayınlanan kitaplardan medet ummalı mı? Medyada yer alan bu önerileri hayatımıza uygulamalı mıyız? İşte yanıtları…

Kişisel gelişim nedir?
Öncelikle ne olmadığından bahsedelim isterseniz; tabi ki tıkalı çakraları açmak, kuantum tokuşturmak ya da bilinçaltını mantolamak değildir. Kişisel gelişim bir var oluş, bir farkındalık kazanma çabasıdır. Hayatı daha sağlıklı, güvenli ve mutlu yaşamanın yollarını aramaktır, böyle yaşamak için çabalamaktır. Bunun için de gerekirse eğer profesyonel destek almaktır. 

İnsanlar sorun yaşadıklarında kime gitmeliler?
Tabi ki yaşadığınız bir sorun nedeniyle yakın çevrenizden alacağınız destekle bir ruh sağlığı uzmanından mesleki yardım almak çok farklıdır. Bizim milletçe vazgeçemediğimiz bir takım alışkanlıklarımız var; bir ortopediste gitmek yerine kırık çıkıkçıya gitmek gibi. Oysa her zaman için en doğrusu, gerçekçi ve akılcı olanı bir uzmana gitmektir. Psikolojik sağlık açısından da bakarsak ihtiyacı olan her hangi bir insanın temel ruh sağlığı eğitimi almış 3 meslekten birine gitmesi gerekir. Yani psikologlardan, psikolojik danışmanlardan ya da psikiyatristlerden birini seçmelidir. 

Psikologlar saatle çalışırken, kişisel gelişim uzmanları daha çok zaman ayırdıkları için onları, insanlar kendilerine daha mı yakın buluyor?
Öncelikle şunu netleştirelim, bazı düşüncelerin, duyguların, sorunların değişmesi için bir zamana ihtiyaç vardır. Bu nedenle de genellikle psikolojik görüşmeler ortalama 45 dakika olmak üzere duruma göre haftada ya da ayda bir gerçekleştirilir. Mesela danışanınıza bir takım geribildirimler verir ve bunlar üzerinde düşünmesi için de bir süre geçmesi gerekir. 20 yıllık bir tutum 3-4 haftada değişmez. Dolayısıyla asıl sorun kimin ne kadar zaman ayırdığı değildir. Gayet basit aslında; psikologlar gerektiği taktirde danışanlarını yaşadıkları sorun hakkında yüzleştirirler. Elbette ki hiçbir yüzleşme de öyle mutlulukla olmayacaktır. Hepimiz insanız nihayetinde, hepimizin geçmişimize ait travmaları, acıları, kayıpları olabilir ve bunlarla yüzleşmek de kolay değildir. Bu kişisel gelişimciler şunu yapıyorlar; onlara başvuran kişi neyi duymak istiyorsa onu söylüyorlar. Yani onu onaylıyorlar ama bu onaylanma tabi ki olumsuz sonuçlar yaratıyor. Üstelik getirdikleri sözde çözüm önerileri de kısa süreli bir sosyal destek mahiyetinde, sadece o kadar. İyi de bu desteği kişi teyzesinden de alabilir, bunun için 300 Dolar ya da 500 Euro ödemek niye?

Enerji gönderme durumu oluyor mu? İnsanlar, “pozitif bakarsanız hayat daha olumlu cevap veriyor” diyorlar. Bu konuda doğru olan nedir?
Hiç kimse, hiç kimseye enerji, elektrik, telepati, empati ya da başka bir akım gönderemez. Bilim tarihinde asla ispatlanmamış saçmalıklardır bunlar. Ama dünyada olduğu gibi ülkemizde de insanlar kötüye kullanılmaya, iknaya, aldatılmaya o kadar açıklar ki ne yazık ki bu da birilerinin ağzını sulandırıyor. 

Kişisel gelişim kitaplarında yazan ve ikili ilişkileri yönlendiren önerileri insanlar hayatlarında uyguluyorlar. Bu durumda aslında ne yapmalılar? Ne tür kitaplar okumalılar?
Benim ve tabi ki bir bilim insanı olan herkesin önerisi sanıyorum aynı olacaktır. İçinde tamamen bilimsel araştırma sonuçlarına dayanmayan hiçbir kitabı önemsemesinler lütfen. Şimdi bazı kişisel gelişimciler bana şunu söylüyorlar; “Ama deneyim de önemli değil mi?”. Hangi deneyim, neyin deneyimi? Yıllarca sevgiden, sevmekten bahseden bir yazar intihar etti. Jüpiter’den enerji getirtip insanlara içsel keşif sunan başka bir kişi bir meslektaşımdan depresyon tedavisi gördü. Benim çok samimi ve net bir önerim var; tüm bu kişisel gelişimcilere birer kişilik ölçeği testi uygulayalım, bakalım bu kendini eşsiz keşfetmiş insanların özellikle de çocukluk dönemlerinde ne tür yaşantıları var? 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOKTOR EŞİ OLMAK!

Sağlık sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili hekimlerin yaşadığı mesleki sorunlar gündeme gelirken evlerinde bu durumun yansımaları konuşulmuyor. Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ve farklı hekimlerin eşleriyle konuşarak Sağlık Dergisi’nde daha önce ele alınmamış bir konuyu gündeme taşıyoruz. Performans sistemi, Tam Gün uygulaması gibi sağlık çalışanlarının meslekleri ile ilgili sorunlarının sık sık gündeme geldiği şu günlerde, bu durumun özel hayatlarına nasıl yansıdığını araştırdık. Doktorların işlerinde yaşadığı sorunlarını yakından bilen eşleri bu durum hakkında ne diyor. Bu zamana kadar değinilmemiş bir konu olan “doktor eşi olmak” ve sorunlarla uğraşırken nelerin olduğunu öncelikle farklı meslek gruplarından doktor eşlerine sorduk. Sonrasında da Evlilik ve Aile Danışmanı Psikolog İlkim Öz ile konuyu değerlendirdik. Tiyatro Sanatçısı ve Doktor Evliliği Görüştüğümüz ilk doktor eşi tiyatro sanatçısı İpek Çeken Önal, Prof. Dr. Zülküf Önal ile evli. İpek Hanım, eşiyle he

TIBBIN DUAYENLERİ SARUHAN ÇEKİRGE

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Girişimsel Nöroradyoloji bölümü kendi alanında dünyanın en tepesindeki birkaç merkezden biri olarak kabul ediliyor. Bu alanda birçok ilke imza atan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, bu merkezin hikâyesini Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. 2000 yılında TÜBİTAK Bilim Adamı Teşvik Ödülü’nü ve 2001’de Hacettepe Üniversitesi Bilim Teşvik Ödülü’nü alan Prof. Dr. Saruhan Çekirge, “Ünitemizde beyin damar hastalıklarının noninvazif tedavisinde geliştirilen tedavi teknikleri, bu merkezi dünyanın en iyisi olarak kabul ederek, özellikle son 10 yılda dünyanın pek çok ülkesindeki önemli tıp merkezlerinden Ankara’ya gelen, uzman doktorlara eğitim veren bir yapıya dönüştürdü” dedi. Kendi tıp alanında yarattığı gelişmeler devrimsel olarak nitelendirilen Prof Dr Saruhan Çekirge, Prof Dr Işıl Saatci, Doç Dr Kıvılcım Yavuz ve Doç Dr Serdar Geyik’ten kurulu bu ekip tarafından geliştirilen tedavi metotları, tüm dünyadaki hekimler tarafında da yay

TIBBIN DUAYENLERİ: HASAN BİRİ

Yüz üzerinde yayını bulunan kısa bir süre önce Koru Hastanesi’ni açan ve devamında uluslararası alanda başarılara imza atacak üniversite kurmayı hedefleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, iletişimle birlikte sosyal sorumluluk projeleri düzenlemesinin yaşam felsefesi haline gelişini ve hayatını Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e anlattı. “İyi hekim iyi empati yapan hekimdir” sözüyle hekimlik mesleğinin doğru iletişimden geçtiğini kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Biri, Akademik ve etik kurallarla çalışan Koru Hastanesi’nin ileride uluslararası başarılara imza atacak üniversite olacağını belirtti. Prof. Dr. Biri, tıptaki her türlü gelişmeyi takip ederek, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını gören ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekçi politikalarla büyümeyi hedefleyen bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi. Kendi ağzından hayatını ve çalışmalarını dile ge