Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ÇOCUĞUNUZ KÜÇÜK ALBERT GİBİ OLMASIN!

Sosyal medyayı mantıklı şekilde kullanmak gerekiyor. Aklımıza gelen her şeyi paylaşmamalıyız. Özellikle de annelerin bebeklerinin her halini paylaşmaları ne kadar doğru hiç düşündünüz mü? Çocuğunuzun özel hayatına müdahale ettiğinizin farkında mısınız? Paylaştığınız fotoğrafların çalınabileceğini ya da istemediğiniz yerlerde kullanılabileceği aklınıza geldi mi? Çocuğunuzu sevmek, öpmek yerine doğar doğmaz dijital kimliğini oluşturuyorsunuz. En kötüsü de gelecekte neler olacağını bilemezsiniz.  Paylaşımcı Ebeveynler “Sharenting” kelimesi share ve parenting kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Anlamı ise, sosyal medya ebeveynliği olarak tanımlanıyor. Çocuk, ebeveynlerinin yüzünü değil de ekrandan kalan kısımlarını görüyor.  Michigan Üniversitesi tarafından yapılan “Sosyal medyada Ebeveynler: Sharenting beğeniler ve beğenilmeyenler (Parents on social media: Likes and dislikes of sharenting)” isimli bir araştırmanın sonucuna göre; • Annelerin yarısı ve babaların üçte b

GÜNEŞ KORUYUCULAR D VİTAMİNİNİ NASIL ETKİLİYOR?

Son dönemlerde medyada D vitamini ile ilgili farklı görüşler gündeme geliyor. Bilgi kirliliğinden korunmak için öncelikle uzmanlık dernekleri ile görüşmek ve  en doğru bilgiyi almak hayati önem taşıyor.  D vitamini eksikliği veya yetersizliği erişkinlerde Osteomalazi,  çocuklarda Raşitizm denilen hastalıklara neden olabiliyor. Kemiklerde incelme veya çocuklarda yapısal şekil bozukluğuna yol açabiliyor. D vitaminin günlük ihtiyacından, güneş koruyuculara kadar merak edilen birçok sorunun yanıtını aldım.  D vitamin mi yoksa hormon mu? Türkiye Endokrinoloji Metabolizma Derneği (TEMD) Başkanı Prof. Dr. Sait Gönen, şu yanıtı verdi: “D vitamini vücutta önemli görevleri olan yağda çözünen, steroid yapıda bir hormondur. Yeterli morötesi ışığın varlığında deride sentezlenebildiğinden bir vitaminden daha çok hormon olarak kabul edilmektedir. Kan dolaşımına geçer, kan tetkiki ile düzeyi ölçülebilir.”   Türk Dermatoloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Emel Öztürk Durmaz ise

DİYABETLİLER NASIL BESLENMELİ?

Son günlerde beslenme konusunda bilgi kirliliği gittikçe artıyor. Medyada özellikle belli kronik hastalığı olan bireylerin neleri yemesi gerektiği konusunda sürekli farklı açıklamalar yapılıyor.  Kişiye özel beslenme tavsiyeleri verilmesi gerektiğini atlayıp, herkes bu karışımı uygulayabilir şeklinde açıklamalar yapıyor. Diyabet hastalarının beslenmesi konusunda Diyabet Hastanesi’nde görev yapan Uzm. Dyt. Mine Telek ile bu konuda merak edilenleri konuştuk.  Diyabetlilerin beslenmesindeki farklar nelerdir? Diyabetli bireylerin beslenme tedavisinde aslında yeterli ve dengeli beslenme kuralları geçerlidir. Günlük almaları gereken enerji ve besin öğeleri açısından diyabetli olmayan bireylerden bir farklılık bulunmamaktadır. Kan şekerini kontrol altında tutmak için öğün zamanları ve öğünde tüketilen besinlerin çeşidi ve miktarları önemlidir.  Diyabetten kaynaklanan kalp damar hastalıklarını, inme ve diğer metabolik hastalıkları önlemek için aldıkları yağ miktarına ve çeşidi

ÇOCUĞUNU PİREDEN KORUYAYIM DERKEN ZEHİRLEYEN ANNE!

Sağlıklı yaşamak için, günümüzde öncelikle bilgi kirliliğinden kendimizi korumalıyız. Konu sağlık olunca herkes kendini uzman kabul ettiği için, daha da dikkatli olmamız gerekiyor. Medyada gördüğümüz haberler, sağlık alanında yanlışların artmasına neden olurken, neyin doğru olduğu konusunda da insanlar ne yapacağını bilemez duruma geliyor.  Doğal kelimesi denildiğinde sağlıklı yaşamak şeklinde yanlış bir algı oluşuyor. Bu nedenle de çok daha dikkatli olmak ve kelime oyunları arasında kaybolmamak gerekiyor. Bunlardan kendimizi korumak için sağlık okuryazarı olmamız gerekiyor. Sağlık okuryazarı olmanın önemini konuştuğumuz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Akdur, hastalarından karşılaştığı olaylardan örnekler vererek konunun önemini anlattı.  Sağlık okuryazarlığı nedir? Sağlık okuryazarlığının birçok tanımı yapılsa da;  kişinin sağlığını koruma, geliştirme, hastalandığında ise tedavi edici hizmetleri edinebilme, tüm bu

SAĞLIK TURİZMİNDE RAKİP OLARAK DEĞİL, EKİP OLARAK HAREKET ETMELİYİZ

Sağlık turizmine yeni bir soluk kazandırmak için farklı organizasyonlar yapılıyor. Ankara’nın sağlık turizminde marka kent olması amacıyla 5 Bakanlık tarafından desteklenen “Global Sağlık Turizmi Zirvesi ve Fuarı (Health Sumex)” 2016 toplantısında konu ile ilgili  bilgiler verildi.  Etkinlikte  18-22 Ekim tarihlerinde düzenlenecek "Global Sağlık Turizmi Zirvesi ve Fuarı" tanıtıldı.  Türkiye’nin sağlıkta dünyanın ilgi odağı haline geldiğini belirten T.C. Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Hüseyin Çelik, Türkiye'nin kamu politikalarında sağlık turizminin önemli olduğunu kaydetti. Çelik,  şunları söyledi: “Bu dönemde de devletin rolü çok fazla önem kazanıyor. Bu nedenle Türkiye’nin en üst politikalarında, 10. Kalkınma planında, 25 ana konudan biri olarak yerini aldı. Bu bağlamda bütün kurumlar bu politikalar kapsamında görevlerini adım adım yerine getiriyorlar. Bu nedenle sağlık alanında kurumsal müşteriye ulaşma kapsamında hiçbir engelimiz kalmadı. Bize düşen b

MEDYADA KONUŞAN HEKİM KONUNUN UZMANI MI?

Medyada her gün yeni ve farklı bir sağlık haberi ile karşılaşıyoruz. Özellikle bazıları ezber bozan tarzda ve şaşırtıcı oluyor. Yapılan her açıklamayı da sorgulamadan doğru kabul eden birçok insan, hemen inanabiliyor. Oysa açıklama kadar açıklamayı yapan kişinin de konu hakkında uzman olup olmadığı sorgulanmalı.  Açıklama yapan kişinin isminin önünde yer alan unvanlar, söylenen açıklamaların doğru olduğunu kanıtlamaz. İnsanların bu konudaki bakışını merak ettiğim için geçtiğimiz gün sosyal medyadan şöyle bir soru sordum: Genel cerrahi uzmanı nefroloji alanında, kardiyolog jinekoloji ile ilgili açıklama yapabilir mi? Neden? Gelen yanıtlardan bazıları şu şekilde:  Yapamayacağını söyleyen Uzm. Dr. Eda Karakoç, “Aldığımız eğitimler baktığımız hasta sayısına karşılık edindiğimiz tecrübe ve en önemlisi tıpta etik gereği uygun değil. Bir nefrolog kadar nefroloji alanındaki son gelişmeleri, son tedavi ve takip modellerini bir cerrah bilemez. Tabi ki hepimizin genel tababet bilgisi

HEKİMLER MALPRAKTİS KORKUSU İLE DEFANSİF TIBBA YÖNELİYOR

Son zamanlarda artan mediko-legal suçlamalardan dolayı cerrahların büyük çoğunluğu riskli ameliyatları uygulamaktan kaçınıyor. Çünkü bu tür büyük ve riskli ameliyatların komplikasyon geliştirme riski fazla olduğu için hastada olumsuz bir durum gelişmesi halinde yaptıkları cerrahi uygulamaların bilimsel olduğunu ve gelişen tıbbi sorunların acemilikten ve mesleki yetersizlikten değil de hastalığın gidişinden kaynaklandığını mahkemelerde ispatlamaya ve para cezası ödememeye çalışıyorlar. Bu sorun aslında hastaların aleyhine bir durum oluyor. Çünkü ilerleyen yıllarda belki de gerçekten riskli ameliyatları yapacak cerrah bulmada zorluk yaşanmasına neden olacak.  ABD’de ve İngiltere’de yapılan bir araştırmada doktorların artık riskli ameliyatları yapmaktan kaçındığı ve hastaları tedavi ederken öncelikle kendilerini savunma psikolojisi ile gereksiz tetkiklere daha fazla başvurduğu gösterilmiş. Bu da sağlık hizmetlerinin maliyetinin artmasına sebep oluyor. Yine bu çalışma ile ilgili gör

MEDYADA DOĞRU ŞEKİLDE KENDİNİZİ İFADE ETMEK İÇİN SEÇİMLERİNİZE DİKKAT EDİN!

Sağlığımızla ilgili her gün yeni bir haber ile karşılaşıyoruz. “Bu haberlerin ne kadarı doğru?” sorusu akla gelirken, bunların arasında kaybolabiliyoruz da. Çünkü sağlıklı yaşam için farklı seçenekler sunulduğu gibi hastalıklarla ilgili de çok fazla seçenekle karşılaşıyoruz.  Medya ile ilişkilerinizi düzenlemek ve doğru iletişim kurmak ister misiniz? Bunu çok kolay bir şekilde elektrik devre sistemi ile anlatabilirim. Bilim insanı ve sağlık çalışanı bilgi kaynağı olarak elektrik devresinin pil görevini görür. Çünkü, yakıta ihtiyaç vardır ve yakıt için bilgi gerekir. Gelen bilgi anahtar görevi gören gazetecinin sayesinde habere dönüşür ve lamba yanar. Lambanın ışığı ile etraf aydınlanır. Aslında medya tam olarak bunu yapar, bilgi ile dünyayı aydınlatır.  Medya İlişkileri Nasıl Olmalı? Bilim insanları ve doktorlar basın mensupları ile iletişim kurarken zorluk yaşarlar. Bilimsel araştırmalar, bilimsel düşünce ve sağlıkla ilgili çalışmalarının medyada nasıl yer alması gerektiği kon

DOKTOR HASTASININ FOTOĞRAFINI PAYLAŞABİLİR Mİ?

Sosyal medyada dolaşırken, doktorların hastalarının operasyon öncesi ve sonrası görüntülerini karşılaştırmalı şekilde yayınladığını görüyoruz. Bazı hastaların burun ameliyatından tutun da çok farklı bölgelerinin öncesi ve sonrası hali yer alırken “Hastaların geçirdikleri değişimin internet ortamında paylaşılması ne kadar etik?” sorusu akıllara geliyor. Hasta mahremiyetinin önemi tartışılmaz. Hastanın yüzü gözüksün ya da gözükmesin fotoğrafının kullanılması tartışılması gereken bir konu. Bu nedenle sosyal medyadan “Bir hekimin, hastalarının operasyon öncesi ve sonrası çekilen fotoğraflarını sosyal medyada kendi reklamı için paylaşması etik midir?” sorusunu sorduğumda farklı yanıtlar aldım.  İşte o yanıtlardan bazıları şöyle: Prof. Dr. Yüksel Yılmaz, konunun çok önemli olduğunu ve İngiliz Tabipler Birliği tarafından bir kılavuz yayınlandığını söyledi. Yılmaz, Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından da bu konuda çalışma yapıldığını dile getirdi.  “Ülkemizde sağlık alanı